Üçüncü Kesim. - Manüfaktürün İki Temel Biçimi: Heterojen Manüfaktür, Seri Manüfaktür

Karl Marx
Manüfaktür örgütlenmesinin zaman zaman birbirine karışmış olmasına karşın, iki temel biçimi vardır; bunlar esasta farklı türdedirler ve, ayrıca manüfaktürün daha sonra makineyle yürütülen modern sanayiye dönüşmesinde, çok farklı roller oynamışlardır. Bu çifte özellik, üretilen malın niteliğinden ileri gelmektedir. Bu mal, ya bağımsız olarak yapılan parça ürünlerin yalnızca mekanik olarak birleştirilmesi sonucudur, ya da son şeklini bir dizi birbiriyle ilişkili süreç ve işlem sonunda almıştır.

Örneğin bir lokomotif, 5.000'den fazla ayrı parçadan yapılmıştır. Ne var ki, lokomotif, gerçek manüfaktürün ilk türüne bir örnek olamaz, çünkü yapısı modern makine sanayiinin bir ürünüdür. Ama saat olabilir, ve William Petty de, manüfaktürde işbölümünü göstermek için saati kullanmıştır. Başlangıçta Nurembergli bir zanaatçının bireysel eseri olan saat, çok büyük sayıda parça-işçisinin toplumsal bir ürünü olmuştur: zemberek yapımcıları, kadran yapımcıları, helezon zemberek yapımcıları, elmaslı yuva yapımcıları, taşdelik yapımcıları, akrep-yelkovan yapımcıları, çerçeve yapımcıları, vidacı, çarkçı (pirinç ve çelik ayrı olmak üzere) gibi sayısız çeşitleriyle kaplamacı, milci, çalıştırma yapımcıları, acheveur de pignon (çarkları millere takar ve yüzeyleri parlatır vb.) mil yatağı yapımcıları, planteur de finissage (çarkları ve yayları yerlerine yerleştirir), finisseur de barilet (çarklara diş açar, uygun büyüklükte yuvalar yapar vb.) rakkas çarkı maşacısı, balans çarkı yapımcısı, saatin hareketini düzenleyen aletin yapımcısı, maşacı; sonra repasseur de barillet (zemberekleri ve kutuyu parlatır vb.), çelik parlatıcısı, çark parlatıcısı, vida parlatıcısı, rakam yazıcısı, kadran kaplayıcısı (bakır üzerine emaye kaplar), fabricant de pendats (kutunun asıldığı halkayı yapar), finisseur de charniere (dıştaki kutuya pirinç çengeli takar), faiseur de secret (kutuyu açan yayı takar), kakmacı, oymacı, polisseur de boite, [Kutu cilacısı. ç.] vb. vb., ve ensonu bütün saati biraraya getirip çalıştıran usta. Saatin ancak pek az parçası birkaç elden geçer, bütün bu membra disjecta, [Dağınık parçalar. ç.] ilk kez, bunları tek bir mekanik bütün haline getiren elde toplanırlar. Bu son şeklini almış ürün ile, çeşitli ve farklı ögeleri arasındaki dış ilişki, burada olduğu gibi buna benzer bütün tamamlanmış mallarda, parça-işçilerin tek bir işyerinde biraraya getirilip getirilmemesini raslantıya bırakmış olur. Parça işlemler Vaud ve Neufchatel kantonlarında olduğu gibi bağımsız zanaatlar olarak yürütülebilir; oysa Cenevre'de parça-işçilerin, doğrudan doğruya tek bir kapitalistin denetimi altında elbirliği yaptıkları büyük saat manüfaktürleri vardır. Ne var ki, bu ikincisinde bile kadran, zemberekler ve kutu, nadiren aynı fabrikada yapılır. Saatçilikte işçileri biraraya toplayarak manüfaktür sanayii tarzında bu işi devam ettirmek, ancak bazı koşullar altında karlı olmaktadır, çünkü evde çalışmak isteyen işçiler arasında rekabet daha büyük olduğu gibi, işin bir dizi heterojen süreçlere bölünmesi, emek araçlarının ortaklaşa kullanılmasına pek az izin vermekte, ve işi, böylece, dağıtmakla, kapitalist, yalnızca işyeri vb. için yapacağı masraflardan kurtulmuş olmaktadır.[37] Gene de, evinde, kapitalist (manüfaktürcü, établisseur) hesabına çalışan bu parça-işçinin durumu, kendi müşterileri hesabına çalışan bağımsız zanaatçıdan çok farklıdır.[38]

İkinci tür manüfaktür, onun daha yetkin biçimi, birbiriyle ilişkili gelişme evrelerinden geçen, bir dizi süreci adım adım tamamlayan mallar üretir; iğne manüfaktüründe telin 72 ve bazan 92 farklı parça-işçinin elinden geçmesi gibi.

Bu tür bir manüfaktür daha işin başlangıcında, dağınık zanaatları biraraya toplar ve üretimin çeşitli evrelerini birbirinden ayıran alanı daraltır. Bir aşamadan diğerine geçiş süresi kısaldığı gibi, bu geçişi gerçekleştiren emekte de bir azalma olur.[39] Elzanaatına göre üretken güç artar, ve bu artış, manüfaktürün genel elbirliği niteliğinden gelir. Öte yandan, manüfaktürün, ayırdedici ilkesi olan işbölümü, üretimin çeşitli aşamalarının ayrı ayrı ve birbirinden bağımsız oluşunu gerektirir. Ayrı ayrı işlevler arasındaki bağın kurulması ve sürdürülmesi, malın durmadan bir elden diğerine, bir süreçten ötekine taşınmasını zorunlu kılar. Modern makineleşmiş sanayi açısından bu zorunluluk, karakteristik, masraflı ve manüfaktür ilkesinin özünde bulunan bir sakınca olarak kendini gösterir.[40]

Dikkatimizi belli bir hammadde, diyelim, kağıt manüfaktüründe paçavra, ya da iğne manüfaktüründe tel üzerinde toplarsak, bunların tamamlanana kadar çeşitli parça-işçilerin elinde birbirini izleyen bir dizi aşamadan geçtiğini görürüz. Öte yandan, işyerine bir bütün olarak bakarsak, hammaddeyi, üretimin bütün aşamalarında aynı anda görürüz. Kolektif işçi, herbiri bir tür alet tutan çok sayıdaki ellerinden bir bölümü ile teli çeker, başka aletler taşıyan bir diğer bölümü ile aynı anda teli düzeltir, bir diğeriyle keser, sivriltir ve böyle sürer gider. Zaman içersinde birbirini izleyen çeşitli parça-süreçler, bir alan içersinde yanyana giden eşzamanlı süreç halini alırlar. Demek ki, belli bir sürede daha fazla miktarda son şeklini almış meta elde edilir.[41] Bu eşzamanlılığın, sürecin bütününün genel elbirliği şeklinde olmasının bir sonucu olduğu doğrudur, ama manüfaktür yalnız elbirliğinin uygulanması için koşulları hazır bulmakla kalmaz, bunları elzanaatı emeğinin çeşitli dallara ayrılmasıyla bir ölçüde yaratır da. Öte yandan da emek-sürecinin bu toplumsal örgütlenmeye ulaşması, ancak her işçinin tek bir parça işe sıkıca bağlanmasıyla mümkün olmuştur.

Her parça-işçinin elindeki parça-ürün, aynı zamanda, son şeklini almış bir ve, aynı malın gelişme sürecinde yalnızca belli bir aşama olduğu için, her işçi ya da işçi topluluğu, bir diğer işçi ya da topluluk için hammadde hazırlayıcısıdır. Bir işçinin emek-ürünü, bir diğerinin başlangıç noktasıdır. Bir. işçi, bu nedenle, bir diğerinin başlangıç noktasıdır. Bu nedenle, bir işçi, bir diğerine doğrudan doğruya iş sağlamaktadır. İstenilen sonucu elde etmek için her parça-süreç için gerekli emek-zamanı, deneyimle öğrenilir; ve bir tüm olarak manüfaktürün işleyişi, belli bir sürede, belli bir sonucun elde edileceği varsayımına dayanır. İşte ancak bu varsayıma dayanarak çeşitli tamamlayıcı emek-süreçleri, aralıksız, eşzamanlı ve yanyana devam eder. İşlemlerin ve dolayısıyla işçilerin birbirlerine bu doğrudan doğruya bağımlılığı, herbirini, işi üzerinde gerekli olandan fazla zaman harcamamaya zorlayarak, bağımsız elzanaatında ve hatta basit elbirliğinde görülenden büsbütün farklı bir süreklilik, tekdüzelik, uyum, düzen[42] ve hatta emek yoğunluğu sağlar. Bir meta üzerinde harcanan emek-zamanının, onun üretimi için toplumsal olarak gerekli miktarı aşmaması kuralı, genellikle meta üretiminde salt rekabetin etkisiyle doğmuş bir zorunluluk olarak görünür; çünkü, kabaca söylemek gerekirse, her üretici, metaını piyasa fiyatı üzerinden satmak zorundadır. Oysa manüfaktürde, tersine, belli miktarda ürünün belli sürede üretilmesi, üretim sürecinin kendisinin teknik yasasıdır.[43]

Ne var ki, farklı işlemler, eşit olmayan sürelere gereksinme gösterdiği için eşit sürelerde eşit olmayan niceliklerde parça-mal üretilmiş olur. Bunun için de, aynı işçi, eğer her gün aynı işlemi yaparsa, her işlem için farklı sayıda işçi bulunması gerekir; örneğin hurufat manüfaktüründe, bir tesviyeciye karşılık, dört dökümcü, iki kırıcı vardır: dökümcü saatte 2.000 harf döker, kırıcı 4.000 harf kırar ve tesviyeci 8.000 harf parlatır, Burada gene, elbirliği ilkesini en yalın biçimiyle görüyoruz; aynı, şeyi yapan birçok kişinin aynı zamanda çalıştırılması. Ancak şimdi bu ilke, organik bir ilişkinin ifadesidir. Manüfaktürde uygulanan işbölümü, toplumsal kolektif işçinin nitelik bakımdan farklı kısımlarını yalınlaştırmak ve çoğaltmakla kalmaz, bu parçaların büyüklüklerini, yani her parça-iş için gerekli nispi işçi sayısını ya da işçi gruplarının nispi büyüklüklerini düzenleyen sabit bir matematik ilişki ya da oran yaratır. Toplumsal emek-sürecinin nitelik yönünden kısımlara ayrılmasının yanısıra, bu süreç için nicel bir kural ve oranlılık geliştirir.

Belli ölçüler içersinde üretim yaparken, çeşitli gruplardaki parça-işçi sayısı için en uygun oran bir kez denemelerle saptandıktan sonra, bu ölçü, her özel grubun katları alınarak istenildiği gibi büyütülebilir.[44] Şurasını da söylemek gerekir ki, aynı birey, belli türdeki işleri, ölçü büyüse de, gene eskisi kadar iyi yapar; örnek olarak, gözetim ve denetim işi, parça-ürünlerin bir aşamadan diğerine taşınması vb. gösterilebilir. Bu gibi işlerin ayrılması ve belli işçilere verilmesi, çalıştırılan işçi sayısında belli bir artıştan sonra ancak yararlı olabilir ; ama bu artışın da her grubu aynı oranda etkilemesi gerekir.

Belli bir işin yapılmasına ayrılan tek tek işçi grupları, benzeş öğelerden kurulmuş olur ve toplam işleyişin bir parçasını oluşturur. Bununla birlikte, çoğu manüfaktürlerde bu grubun kendisi örgütlenmiş bir iş organıdır ve, toplam işleyiş, bu yalın organizmaların bir yinelenmesi ya da toplanmasıdır. Örneğin cam şişe manüfaktürünü alalım. Bu manüfaktür, birbirinden tamamen farklı üç aşamaya ayrılabilir. İlk hazırlık aşamasında, camı oluşturan öğeler hazırlanır, kum ile kireç vb. karıştırılır ve sıkıcı bir cam kütlesi halinde eritilir.[45] Bu ilk aşama ile, şişelerin kurutma fırınından çıkartıldığı; ayrıldığı, paketlendiği vb. son aşamada çeşitli parça-işçiler kullanılır. Bu iki aşamanın ortasında ise, asıl cam kütlesinin eritilmesi ve bu akıcı kütlenin şekillendirilmesi yer alır. "Delik" adı verilen her fırının ağzında bir grup işçi çalışır; bunlardan biri şişeci ya da şekil verici, biri üfleyici, biri toplayıcı, biri istifçi ya da soğutucu, biri de taşıyıcıdır. Bu beş parça-işçi, ancak bir bütün olarak iş görebilen ve bunun için de bu beş kişinin tamamının, doğrudan elbirliği ile işleyebilen tek bir çalışma sisteminin çok sayıdaki özel organlarından biridir. Üyelerinden tek bir kişi eksik olsa, grup, iş yapamaz hale gelir. Ama bir cam fırının birkaç ağzı vardır (İngiltere'de 4 ile 6 tanedir); herbirinde, içi, erimiş cam dolu toprak bir eritme kazanı bulunur ve önlerinde gene beşer kişilik gruplar çalışır. Her grubun yapısı işbölümüne dayanır, ama çeşitli gruplar arasındaki bağ, basit elbirliği olup, aynı üretim aracını, fırını kullanmakla, tüketimde tasarruf sağlanmış olur. Dörtlü ya da altılı grupları ile böyle bir fırın, bir camevidir, ve bir cam manüfaktüründe, ilk hazırlık aşaması ile son aşama için gerekli araç ve işlerle birlikte böyle birçok camevi bulunur.

Ensonu, tıpkı manüfaktürün, çeşitli elzanaatlarının bileşiminden meydana gelmesi gibi, aynı şekilde gene çeşitli manüfaktürlerin bileşimi olarak gelişir. Örneğin büyük İngiliz cam manüfaktürleri kendi toprak eritme potalarını kendileri yaparlar, çünkü sürecin başarısı geniş ölçüde bu potalara bağlıdır. Üretim araçlarından birisinin manüfaktürü, burada, ürünün manüfaktürü ile birleşmiştir. Bir de, ürünün manüfaktürü, bu ürünün hammadde olduğu ya da sonradan kendilerinin ürünleri ile karışacağı manüfaktürler ile birleşebilir. Kristal manüfaktürünün, böylece, cam perdahı ve pirinç dökümcülüğü ile birleştiğini görüyoruz; bu sonuncusu, çeşitli cam eşyanın madeni kısımlarını yapmaktadır. Böylece birleştirilmiş çeşitli manüfaktürler, geniş bir manüfaktürün az ya da çok ayrı kısımlarını oluşturmakla birlikte, aynı zamanda, herbiri kendi içersindeki işbölümü ile bağımsız süreçlerdir. Manüfaktürün böylece birleşmelerinin sağladığı birtakım üstünlüklere karşın, bu, hiç bir zaman kendi temelleri üzerinde tam bir teknik sistem halini alamaz. Bu, ancak, makine ile yürütülen sanayie dönüşmesiyle olur.

Manüfaktür döneminin başlangıcında, meta üretiminde gerekli emek-zamanının azaltılması ilkesi[46] benimsenmiş ve formüle edilmiştir: geniş ölçüde ve büyük kuvvetlerin uygulanması ile yürütülme zorunluluğu olan bazı yalın başlangıç süreçlerinde, şurada burada makine kullanıldığı görülmüştür. Böylece, kağıt manüfaktürünün başlangıç döneminde, paçavralar, büyük kağıt değirmenleri ile parçalanmıştır; metal işlerinde, cevher, büyük merdanelerde dövülmüştür.[47] Roma İmparatorluğu, su çarkları ile, bütün makinelerin ilkel biçimlerinin modelini sağlamıştır.[48]

Elzanaatları dönemi, bize, pusula, barut, matbaa ve otomatik saat gibi büyük buluşları armağan etmişti. Ama bütünüyle alındığında makine, Adam Smith'in, işbölümüne kıyasla verdiği ikinci derecede rol oynamıştır.[49] 17. yüzyılda makinenin dağınık olarak kullanılması büyük önem taşır, çünkü zamanın büyük matematikçilerine, mekanik bilimin yaratılmasında pratik bir temel, itici bir kuvvet sağlamıştır.

Çok sayıda parça-işçinin birleşmesi ile oluşan kolektif işçi, manüfaktür döneminin kendine özgü makinesidir. Bir meta üreticisinin sırayla yaptığı ve üretim sırasında birbirine eklenip karışan çeşitli işlemler, onda çeşitli yeteneklerin bulunmasını ister. İşlemlerin birinde fazla güç, diğerinde fazla beceri, bir diğerinde fazla dikkat harcanması gerekirdi; ama aynı bireyin bütün bu niteliklere eşit ölçüde sahip olması olanaksızdı. Manüfaktürün, çeşitli işlemleri ayırmasından, bağımsızlaştırmasından sonra işçiler, ağır basan niteliklerine göre bölündüler, sınıflandılar ve gruplandılar. Eğer bunların doğal yetenekleri, bir yandan, işbölümünün üzerinde yükseldiği temel ise, öte yandan, manüfaktür ortaya çıkar çıkmaz, bunlarda, niteliği bakımından uygun, ancak sınırlı ve özel işlevleri olan yeni güçler geliştirir. Kolektif işçi, şimdi, aynı yetkinlik derecesinde olmak üzere, üretim faaliyetinin gerektirdiği bütün niteliklere sahiptir ve, bunları, özel işçiler ya da işçi gruplarından oluşan bütün organlarına yalnızca kendi özel işlerini yaptırmak suretiyle en ekonomik biçimde harcar;[50] Parça-işçinin tek yanlılığı ile eksiklikleri, kolektif işçinin bir parçası haline gelince, yetkinleşir.[51] Tek bir işi yapma alışkanlığı onu, hiç bir hata yapmayan bir araç haline getirirken, işleyişin bütünüyle ilişkisinde, bir makine parçasının düzeni ile çalışmaya zorlar.[52]

Kolektif işçinin, hem basit hem karmaşık, hem yüksek hem düşük düzeyde işlevleri olduğu için, üyeleri olan bireysel emek-güçlerinin de farklı eğitim dereceleri ve dolayısıyla farklı değerleri olması gerekir. Manüfaktür, bunun için, emek-güçlerinde bir kademelenmeye ve buna uygun bir ücret ıskalasının saptanmasına yolaçar. Bir yandan bireysel işçiler, yaşamları boyunca sınırlı bir işleve ayrılır ve bağlanırken, öte yandan da, kademelerdeki çeşitli işlemler, bunların doğal ve sonradan edindikleri yeteneklerine göre bu işçiler arasında bölüşülmüş olur.[53] Bununla birlikte, her üretim süreci, herkesin yapabileceği bazı basit el işlemlerini gerektirir. Bu işlemlerin de, şimdi faaliyetin daha önemli anlarıyla bağları çözülmüştür ve özel olarak bu işe atanmış işçilerin ayrı işlevleri içersinde katılaşmıştır. Böylece manüfaktür, el attığı bütün zanaatlarda, bu zanaatların hiç barındırmadığı ve adına vasıfsız işçiler denilen bir sınıf yaratır. Tek yanlı bir uzmanlaşmayı, insanın tüm çalışma kapasitesi aleyhine olmak üzere yetkinleştirdiği gibi, her türlü gelişmeden yoksunluğu da bir uzmanlık haline getirir. Kademeli derecelenmenin yanısıra, işçiler arasında, vasıflı ve vasıfsız diye basit bir ayrım başlar. Bunların ikincisi için, çıraklık gideri ortadan kalkar; birincisi için ise, yapılan işin yalınlaşması sonucu, elzanaatçısına oranla yapılan gider azalır. Her iki halde de emek-gücü değeri düşer.[54] Emek-sürecinin çözülmesi sonucu, elzanaatlarında ya pek az yeri olan ya da hiç olmayan yeni ve ayrıntılı görevlerin ortaya çıkması halinde, bu durum, sözü edilen yasanın dışında sayılır. Çıraklık dönemi eğitim giderlerinin ortadan kalkması ya da azalması sonucu emek-gücü değerindeki düşüş, kapitalist yararına artı-değerde bir artış demektir; çünkü emek-gücünün yeniden-üretimi için gerekli emek-zamanını kısaltan her şey, artı-emek alanını genişletir.