Dördüncü Kesim. - Gündüz ve Gece İşi. Vardiya Sistemi

Karl Marx
Değişmeyen sermaye, üretim araçları, artı-değer üretilmesi açısından düşünüldüğünde, yalnızca, emeği, ve emeğin her damlası ile birlikte, onunla orantılı miktarda artı-emeği emmek için vardır. Bunu yapamadığı sürece, onların varlığı kapitalistin nispi bir kaybına neden olur, çünkü, böyle atıl yattıkları sürece, yararsız bir sermaye yatırımını temsil ederler. Bu sermayenin kullanılmasının sekteye uğraması, işin yeniden başlaması için ek bir harcamayı zorunlu kılar kılmaz, bu kayıp, somut ve mutlak hale gelir. Emek-gücünün, doğal günün sınırları ötesinde, geceye geçecek şekilde uzatılması, yalnızca, geçici bir etki yapar. Böylece ancak vampirin, emeğin canlı kanına olan susuzluğu azıcık giderilmiş olur. İşte bunun için, günün 24 saati boyunca, emeğe elkonulması, kapitalist üretimin kaçınılmaz eğilimidir. Ne var ki, aynı bireysel emek-gücünü, hem gece, hem de gündüz devamlı olarak sömürmek maddi olarak olanaksız olduğuna göre, bu maddi engelin üstesinden gelmek için, gündüz emek-gücü tükenen işçilerle, gece tükenenler arasında bir nöbetleşme gereklidir. Bu nöbetleşme çeşitli şekillerde olabilir; örneğin işçilerin bir kısmı bir hafta gündüz, ertesi hafta gece içinde çalıştırılırlar. Bu vardiya sisteteminin, iki grup işçinin böyle nöbetleşe çalışmasının, İngiliz pamuklu sanayiinin en hızlı gençlik döneminde geniş ölçüde uygulandığı, ve bugün de, diğerleri yanında, Moskova bölgesindeki pamuk ipliği sanayiinde hala uygulanmakta olduğu çok iyi bilinmektedir. Bu 24 saatlik üretim süreci, bugün de, bir sistem olarak, Büyük Britanya'da hala "serbest" olan birçok sanayi kollarında, Gal ve İskoçya'daki yüksek fırınlarda, demir fabrikalarında, levha ve saç fabrikalarında ve diğer madeni eşya tesislerinde uygulanır. Buralarda emek-zamanı, altı işgününün 24'er saati dışında, pazar gününün 24 saatinin büyük bir kısmını da içine alır. İşçiler, erkek ve kadın yetişkinlerden ve her iki cinsiyetten çocuklardan oluşmuştur. Çocuklarla gençlerin yaşları, 8 ile (bazan 6 olabilir) 18 yaş arasında değişen bütün kademeleri içerir.[97]

Bazi sanayi kollarında kızlar ve kadınlar geceleri erkeklerle birarada çalışıyorlardı.[98]

Gece işinin genellikle yıpratıcı etkileri bir yana,[99] üretim sürecinin aralıksız olarak 24 saat sürmesi, normal işgününün sınırlarının aşılması için çok uygun olanaklar sağlamaktadır; örneğin, aslında çok yorucu olan adı geçen sanayi kollarında, resmi işgünü her işçi için gündüz ya da gece genellikle 12 saat demektir. Ama bu sınırı aşan aşırı-çalışma, birçok durumda, İngiliz resmi raporlarının diliyle, "gerçekten korkunçtur."[100]

Rapor şöyle devam ediyor: "Aşağıdaki bölümlerde anlatılan işlerin 9 ile 12 yaşlarındaki çocuklar tarafından yapıldığını anladıktan sonra, ana-babalarla işverenlerin, ellerindeki gücü bu kadar kötüye kullanmalarına artık bir son verilmesi zamanının geldiği sonucuna varılmaması mümkün değildir."[101]

"Çocukların olağan zamanlarda olduğu gibi sıkı zamanlarda da gece ve gündüz çalıştırılması, bunların sık sık aşırı-çalıştırılmalarına ister istemez yolaçmaktadır. Bu saatler, bazan yalnız düpedüz zulüm değil, çocuklar için inanılmayacak derecede uzundur. Bu durum karşısında çocukların bazılarının sık sık işe gelmedikleri görülüyor. Bu gibi durumlarda bunların yerini öteki vardiyada çalışan çocuklar alıyor. Büyük bir saç fabrikası yöneticisine, işe gelmeyen çocukların yerlerinin nasıl doldurulduğunu sorduğum zaman, aldığım yanıt, bu sistemin herkesçe bilindiğini açıkça gösteriyordu: 'Affedersiniz ama efendim, bunu benim kadar sizde biliyorsunuz'; böylece gerçeği aynen kabul ediyordu."[102]

"Normal çalışma saatlerinin sabah 6'dan akşam 5½'a kadar devam ettiği bir saç levha fabrikasında, bir çocuk, haftanın dört gecesi en az akşam 8½'ye kadar çalıştı ve ... bu böyle altı ay sürdü. 9 yaşında diğer bir çocuk bazan 12 saatlik ardarda üç vardiya çalışmış ve 10 yaşına geldiğinde aralıksız iki gün iki gece çalışmıştı" "Şimdi 10 yaşında olan" bir üçüncüsü....... sabah 6'dan gece 12'ye kadar üstüste üç gece çalışmış, diğer geceler 9'a kadar, çalışmıştı." "Şimdi 13'ünde olan bir başkası, toplam bir hafta, akşam 6'dan ertesi gün öğleyin 12'ye kadar çalıştığı gibi bazı zamanlarda da üç vardiya işe devam etmiş, yani pazartesi sabahı başlayıp salı gecesine kadar aralıksız çalışmıştı." "Şimdi 12'sinde olan bir başkası Stavely'deki bir dökümhanede tam bir hafta sabah altıdan gece onikiye kadar çalışmış ve işe devam edernez hale gelmiş." "Dokuz yaşındaki George Allinsworth, geçen curna, kilerde çalışmak için buraya geldi; ancak ertesi sabah 3'te işe başlayacağımız için bütün gece burada bekledi. Beş mil uzakta oturuyordu. Ocağın yanında yere yattım, altıma önlüğümü yaydım, üzerime ceketimi aldım. Diğer iki gün sabah 6'da buradaydım. Aman! Burası çok sıcak. Buraya gelmeden önce, köyde bir yıla yakın gene böyle bir işte çalıştım. Orada da, cumartesi sabahı üçte başlardım, ama ev yakındı, gider evde uyurdum. Diğer günler sabah altıda başlıyordum, gece 6'ya, 7'ye kadar çalışıyordum." v.b.. [103]

Şimdi de, sermayenin, bu 24 saatlik sistemi nasıl gördüğünü dinleyelim. Bu sistemin aşırı biçimleri, işgününün, "zalimce ve inanılmaz ölçülerde" uzatılması suçlaması, doğal olarak sessizlikle geçiştirilmiş. Sermaye, sistemden yalnızca, normal "biçimi" içinde sözetmekte.

Aralarında yalnız yüzde-onu 18 yaşın altında olan ve 18'in altında olanların da yalnız 20'sinin gece vardiyasında çalıştığı 600 ile 700 kişiyi çalıştıran çelik fabrikatörleri Naylor ile Vickers beyefendiler şunları anlatıyorlar: "Çocukların sıcaktan yana bir sıkıntıları yoktur; sıcaklık olsa olsa 86° ila 90°.. .. Demirhane ile saç fabrikalarında işçiler , vardiya ile gece-gündüz çalışırlar, ama işin geri kalan kısmı hepsi de gündüz işi, yani sabah 6 ile akşam 6 arası çalışması. Dökümhanede çalışma saatleri 12'den 12'ye. İşçilerin bazıları daima gece çalışır; gece-gündüz çalışması diye nöbet yoktur.. .. Biz, sürekli olarak, gece çalışanlarla gündüz çalışanların sağlık yönünden aralarında bir fark olduğunu görmüyoruz, ve eğer değişiklik olmasa da işçiler hep aynı zamanda dinlenseler belki de daha iyi uyuyabilirler.. .. 18 yaşının altında 20 kadar çocuk gece vardiyasında çalışıyor.. .. 18 yaşından küçük çocuklar gece çalışmasa bu sonucu alamayız. Üretim maliyetinin artmasından şikayetler başlar.. .. Her işkolunda usta işçi bulmak zor, ama istediğiniz kadar çocuk bulabilirsiniz.. .. Bizim çalıştırdığımız çocuklarla ilgili yönetmelik (gece işi konusundaki sınırlamalar) bizim için pek önemli değildir."[104]

3.000 kadar erkek ve çocuk çalıştıran, demir ve ağır çelik gibi işlerin bir kısmı gece ve gündüz vardiyası ile devam eden, John Brown ve Ortakları firmasından Bay J. Ellis, "ağır çelik işlerinde, iki erkeğe karşılık bir ya da iki tane çocuk çalıştırıyoruz"' diyor. Firmalarında, yaşı 18'in altında 500'e yakın çocuk çalışıyor, bunların 1/3'i, yani 170 kadarı, 13 yaşının altında. Önerilen yasa değişikliği konusunda Bay Ellis şöyle diyor: "18 yaşından küçüklerin, 24 saatte 12 saatten fazla çalışmamalarının istenmesine herhangi bir itiraz olacağını sanmıyorum. Ama gece işinde çalışacaklar için 12 yaşın üzerinde bir sınır çizilebileceğini biz düşünmüyoruz. Geceleri çocuk çalıştırmamıza izin verilmemektense, ya da hatta 14 yaşından küçük çocuklar, çalıştırmamızın önlenmesi daha yerinde olur. Gündüz vardiyasında çalışan çocukların gece vardiyasında da çalışmaları gerekir, çünkü gece vardiyasında yalnız erkekler çalışamaz; bu, onların sağlıklarını mahveder. Bununla birlıkte, her hafta değişirse gece çalışmasının zararlı olacağını sanmıyoruz. (Buna karşılık Naylor ile Vickers beyefendiler, işlerinin çıkarı yönünden, gece çalışmasında bu gibi nöbetleşmenin, sürekli gece çalışmasından daha zararlı olabileceği düşüncesinde idiler.) Biz, gece çalışanların da, yalnızca gündüz çalışanlar kadar sağlıklı olduklarını görüyoruz. 18'inden küçük çocukların, gece çalıştırılmasına izin verilmemesine itirazımız, ısrafların artması nedenine dayanabilir, zaten tek neden budur:" (Ne de kurnazca bir bönlük!) "Bu artışın, işin başarıyla yürümesi yönünden, kaldırılamayacak kadar büyük olacağı kanısındayız." (Ne tatlı dilli düzmece!) "Burada, emek zaten kıt, böyle bir düzen konursa daha da kıtlaşır." (Yani, Ellis Brown ve Ortakları, işgücüne tam değerini ödemek gibi feci bir duruma düşebilirler.)[105]

Cammel ve Ortakları, "Cyclops Çelik ve Demir Şirketi", yukarda sözü edilen John Brown ve Ortakları gibi büyük bir firma. Şirketin müdürü, Hükümet Komiseri White'a ifadesini yazılı olarak vermiştir. İfadesi, gözden geçirmesi için kendisine verilince, nedense müsveddeyi yoketmeyi uygun bulmuştur. Ne var ki, Bay White'ın belleği çok kuvvetli, Cyclops ve Ortakları için çocuklarla delikanlıların gece çalışmalarının yasaklanmasının, "olanksız ve işlerin durdurulmasıyla aynı anlama gelen bir hareket olduğunu" gayet iyi anımsıyordu. Oysa firmalarında, 18 yaşının altındaki çocuk oranı %6'dan biraz fazla, 13 yaşından küçük olanlar ise yalnızca %1 kadardı.[106]

Attercliffe'deki, Sanderson ve kardeşleri demir-çelik ve saç levha fabrikasından Bay E. F. Sanderson aynı konuda şöyle diyor: "18 yaşından küçük çocukların gece çalışmaları önlenmekle büyük güçlükler doğacak. Bunların başlıcası, çocuk yerine erkek çalıştırmakla masrafların artması olacak. Bunun ne kadar olacağını söyleyemem ama, belki de yapımcıları çelik fiyatlarını yükseltmeye yöneltecek kadar olmayabilir; bu nedenle, yetişkin erkekler bunu yüklenmeyi kabul etmeyeceklerine göre" (amma da tuhaf insanlarmış bunlar da!) "zararı gene biz çekmiş olacağız." Bay Sanderson, çocuklara ne verdiğini bilmiyor, "daha küçük çocuklar belki haftada 4-5 şilin alıyorlardır.. .. Çocukların yaptığı işler için genellikle" ("genellikle" elbette, daima değil) "çocukların güçleri yetmekte, bu nedenle, uğranılan kaybı karşılamak için, erkeklerin daha büyük olan güçleri bize bir kazanç sağlayamaz, ya da bu, ancak madenin çok ağır olduğu durumlarda sözkonusu olabilir. Büyükler daha az söz dinler oldukları için, yetişkin işçiler emirlerinde çocuk bulunmasını yeğlerler. Ama ayrıca mesleği iyi öğrenmek için çocukların küçük yaşta işe başlamaları gereklidir. Yalnız gündüz işinin çocuklara açık bırakılması bu amacı gerçekleştiremez." Acaba niçin? Çocuklar zanaatı niçin gündüz öğrenmezler acaba? Sizce neden nedir? "Erkekler, bir hafta gece, bir hafta gündüz vardiyasında çalıştıkları için, çocuklardan yarı yarıya ayrı düşebilecekler ve bunlardan elde ettikleri kazançın yarısını yitireceklerdir. Bunların çıraklarına öğrettikleri şeyler, çocukların çalışmasının bir karşılığı diye kabul edilir, bu nedenle de yetişkinler çocuk emeğini düşük bir fiyatla elde ederler. Her yetişkin erkek, bu fiyatın yarısını isteyecektir." Yani öyle anlaşılıyor ki, Bay Sanderson, yetişkin erkeklerin ücretlerinin yarısını, çocukların gece çalışmaları yerine kendi cebinden ödeme durumunda kalacaktır. Sandersonların karları böylece bir ölçüde düşeceğine göre, çocukların gündüz niçin zanaatlarını öğrenemeyeceklerinin Sandersonca bir zihniyetle açıklanışı böylece aydınlığa kavuşmuş oluyor.[107] Buna ek olarak, çocukların bıraktıkları gece işleri, onların yerine çalışacakların omuzlarına yüklenecektir ki, onların da bunu taşımaları olanaksızdır. Ortaya çıkacak güçlükler öylesine büyük olacaktır ki, belki de gece işini büsbütün bırakmaları gerekecektir, ve E. F. Sanderson'un dediğine göre, "İşin yürütülmesi yönünden pek de büyük önemi yoktur, ama -" Ama Bay Sanderson'un çelikten başka yapacağı şeyler de var. Aslında çelik yapımı, artı-değer yapımı için yalnızca bir bahane. Yüksek fırınlar, haddehaneler vb., binalar, makineler, demir, kömür vb., çeliğe dönüşmekten daha fazla bir şey yapmak zorundadıdlar. Bütün bunların burada bulunuş nedenleri, artı-emeği emmek; bu emme işi de, kuşkusuz 24 saatte, 12 saatten daha fazla olur. Ve bunlar, Tanrının ve yasaların bağışlamasıyla, Sandersonlara bir miktar işçinin, günün bütün 24 saatini kapsayan bir emek-zamanı için senet vermişlerdir; ve bunların emeği emme işlevleri kesintiye uğrar uğramaz, sermaye olma özelliklerini yitirecekleri gibi, Sandersonlar için de net bir kayıp oluştururlar. "O zaman, hem bu kadar pahalı makineler zamanın yarısında boş kaldıklan için kayba uğranır ve hem de, şimdiki sistemle üretebildiğimiz miktara ulaşmak için, binalar ile fabrikayı iki katına çıkartmamız, yani masrafları iki kat artırmamız gerekir." İyi ama, yalnızca gündüz çalışan, binaları, makineleri, hammaddeleri, geceleri "boş" duran diğer kapitalistlerin yararlanmadıkları bir hakkı, bu Sandersonlar niçin ayrıcalık olarak istemeye kalkışırlar? E. F. Sanderson bu soruya diğer bütün Sandersonlar adına karşılık veriyor: "Yalnızca gündüz çalışan fabrikalarda boş duran makineler nedeniyle bir kayıp olduğu doğrudur. Ama bizim için fırınların kullanılması ayrıca bir kaybı gerektirir. Eğer yakılmaya devam edilse, boşuna yakıt harcanmış olur" (yani şimdi işçilerin hayati özlerinin harcanması yerine), "yakılmasa, ateşin yeniden yakılması ve sıcaklık yükselmesi zaman kaybına yolaçar" (oysa, 8 yaşından küçük çocukların bile uyku zamanlarından verdikleri kayıp, Sanderson kabilesi için emek-zamanı kazancıdır), "ve sıcaklık değişmesi, fırınlar üzerinde ayrıca olumsuz etki yapar." (Oysa, bu aynı fırınlar, gece-gündüz emek değişiminden hiç etkilenmezler.)[108]