b. Ödeme Aracı

Karl Marx
Metaların şimdiye kadar gözününde tuttuğumuz basit dolaşımı biçiminde, belli bir değerin, daima iki biçimde karşımıza çıktığını görmüştük: bir kutupta meta, karşı kutupta para. Meta sahipleri bu nedenle, zaten eşdeğer şeylerin temsilcileri olarak temasa gelirler. Ama dolaşım geliştikçe, metaların elden çıkarılmasını sağlayan koşullar, bir zaman aralığı ile fiyatlarının gerçekleşmesinden ayrı hale gelir. Burada, bu koşulların en basitine işaret etmek yetecektir. Bir çeşit malın üretimi için daha uzun zaman, bir başka malın üretimi için daha kısa zaman gerekir. Gene, farklı metaların üretimi yılın çeşitli mevsimlerine bağlıdır. Bir tür meta kendi pazar yerinde doğabilir, bir diğerinin pazara gitmesi için uzun bir yolculuk yapması gerekir. Bunun için 1 numaralı meta sahibi, 2 numaralı satınalmaya hazır olmadan önce, satışa hazır olabilir. Aynı kişiler arasında aynı alışverişler sürekli yinelenince, satış koşulları, üretim koşullarına göre düzenlenir. Öte yandan, belli bir metaın, örneğin, bir evin kullanımı, belirli bir süre için satılır (halk dilinde kiralanır). Burada ancak bu sürenin sonunda, alıcı, o metaın kullanım-değerini fiilen elde etmiş olur. Bunun için o, bedelini ödemeden önce satınalmıştır. Satıcı varolan bir malı satar, alıcı yalnızca paranın, ya da daha doğrusu gelecekteki paranın temsilcisi olarak satınalır. Satıcı alacaklı, satınalan borçlu olur. Burada, metaların başkalaşımı ya da değer-biçimlerinin gelişmesi yeni bir yönüyle ortaya çıktığı için, para da yeni bir işlev yüklenir, ödeme aracı olur.

Alacaklı ya da borçlu olma niteliği, burada basit dolaşımdan gelmektedir. Bu dolaşımın biçimindeki değişme, alıcı ve satıcıya bu yeni damgayı vurur. Başlangıçta bunlar, tıpkı satıcının ve alıcının geçici ve birbiri ardına gelen yeni rolleriydi ve aynı aktörler tarafından sırayla oynanırdı. Ama şimdi bu karşıtlık eskisi kadar hoş olmadığı gibi, kristalleşmeye daha da yatkındır.[97] Bununla birlikte, aynı özellikler, meta dolaşımından bağımsız olarak da kabul edilebilir. Eski dünyada sınıf savaşımları, borçlu ile alacaklı arasında bir savaşım biçimini almış ve Roma'da borçlu pleblerin mahvolması ile sona ermiştir. Köleler, bunların yerlerini almıştır. Ortaçağda, çatışma, ekonomik temeli ile birlikte onun üzerine kurulan siyasal güçlerini de yitiren borçlu feodallerin mahvolması ile sonuçlanmıştı. Ne var ki, bu iki dönemdeki borçlular ile alacaklılar arasındaki para ilişkisi, yalnızca, sözkonusu sınıfların dayandıkları genel ekonomik koşullar arasındaki derin uzlaşmaz karşıtlığı yansıtır.

Şimdi tekrar metaların dolaşımına dönelim. Satış sürecinin iki kutbunda iki eşdeğerin, meta ile paranın aynı anda yeralması artık sona ermiştir. Şimdi artık, para, ilkönce, satılan metaın fiyatının belirlenmesinde değer ölçüsü olarak işlev yapmaktadır; sözleşme ile saptanılan fiyat, borçlunun yükümlülüğünü, ya da saptanılan tarihte ödemek zorunda olduğu para miktarını gösterir. İkinci olarak para, düşünsel satınalma aracı olarak hizmet eder; alıcının, ödeme konusunda yalnızca verdiği sözde varolmakla birlikte, metaın el değiştirmesini sağlar. Ödeme için saptanılan günden önce, ödeme aracı, dolaşıma adımını atmaz, alıcının elinden çıkıp satıcının eline geçmez. Dolaşım aracının, bu yığılmış hale dönüşmesinin nedeni, ilk evreden sonra sürecin kesilmesi, metaın dönüşmüş şeklinin, yani paranın dolaşımdan çekilmesiydi. Ödeme aracı, dolaşıma, ancak meta onu terkettikten sonra girer. Para artık dolaşım sürecini meydana getiren araç olmaktan çıkmıştır. O, ancak onu; değişim-değerinin mutlak varlık biçimi olarak ya da evrensel meta olarak, dolaşıma adımını atmak suretiyle sona erdirir. Satıcı, metaını, bazı gereksinmelerini karşılamak için paraya çevirmiştir, oysa para yığıcı, aynı şeyi, metaını para biçiminde elde tutmak, için yapmış, borçlu ise borcunu ödemek amacıyla aynı yola başvurmuştur; zaten borcunu ödemese, onun malları, icra dairesi tarafından satılacaktır. Metaların değer-biçimi para, şimdi artık, satışın bir sonu ve amacıdır, ve bizzat dolaşım sürecinden toplumsal bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.

Alıcı, metaları paraya çevirmeden önce, parayı tekrar metaya çevirir; bir başka deyişle, metaların ikinci başkalaşımını birinciden önce tamamlar. Satıcının metaı dolaşıma girer, fiyatını gerçekleştirir, ama bu, ancak, para üzerinde yasal bir hak şeklinde olur. Meta, paraya dönüşmeden önce kullanım-değerine dönüşmüştür. Birinci başkalaşımının tamamlanması, ancak daha sonraki bir dönemde olur.[98]

Belli bir dönemde, vadesi gelen borç ödemesi, satışları ile bu borçları meydana getiren metaların toplam fiyatlarını temsil ederler. Bu fiyat toplamının gerçekleşmesi için gerekli altın miktarı, her şeyden önce, ödeme aracının dolaşım hızına bağlıdır. Bu miktar iki durumla koşullanır: birincisi, borçlular ile alacaklılar arasındaki ilişkiler öyle bir zincir oluştururlar ki, A, borçlusu B'den para aldığında, bunu hemen alacaklısı C'ye devreder, ve bu böyle devam eder gider; ikincisi, çeşitli ödeme günleri arasındaki aralıkların uzunluğudur. Sürekli ödemeler zinciri ya da gecikmiş ilk başkalaşımlar, daha önceki sayfalarda gözden geçirdiğimiz, iç içe geçmiş başkalaşımlar dizisinden büsbütün farklıdır. Dolaşım aracının dolaşımı ile, alıcılar ile satıcılar arasındaki bağ yalnızca ifade edilmiş olmaz, bu bağ, yalnız dolaşım sırasında doğmuştur ve onunla vardır. Buna karşılık ödeme aracının hareketi, çok daha önceden varolan toplumsal bir ilişkiyi ifade eder.

Birkaç satışın aynı anda ve yanyana olması olgusu, dolaşım hızının, sikkenin yerini hangi ölçüde alabileceğini sınırlar. Öte yandan bu olgu ödeme araçlarında tasarruf sağlayıcı yeni bir kaldıraçtır. Ödemelerin tek bir noktada toplanması ölçüsünde, bunların tasfiyesi (liquidation) için özel kurumlar ve yöntemler geliştirilir. Ortaçağlarda Lyon'da virement'ler[31*] böyleydi. A'nın B'den, B'nin C'den ve C'nin A'dan vb. alacaklarının pozitif ve negatif miktarlar olarak bir ölçüde birbirlerini yok etmek üzere karşı karşıya getirilmeleri yeter. Böylece geriye, ödenecek tek bir bakiye kalır. Bir merkezde toplanan ödemeler miktarı ne kadar büyük olursa, bu borç bakiyesi o kadar az olur ve dolaşımdaki ödeme aracı kitlesi o kadar küçük olur.

Paranın ödeme aracı işlevi, sınırsız bir çelişkinin varlığına işaret eder. Ödemeler birbirlerini dengeledikleri sürece, para, yalnızca, bir hesap parası, bir değer ölçüsü olarak düşünsel bir işlevi yerine getirir. Fiili ödemeler yapılması gerektiği sürece, para, artık bir dolaşım aracı, ürünlerin değişiminde geçici bir etken olarak hizmet etmez, toplumsal emeğin bireysel cisimleşmesi, değişim-değerinin bağımsız varlık biçimi, evrensel meta olarak iş görür. Bu çelişki, para bunalımı diye bilinen iktisadi ve ticari bunalımların bu evrelerinde açıkça görülür.[99] Bu gibi bunalımlar, ancak, uzayıp giden ödemeler zincirinin ve bunların kapanması için yapay bir sistemin iyice geliştiği yerlerde görülür. Bu mekanizmada genel ve yaygın bir bozukluk olduğu zaman, bunun nedeni ne olursa olsun, para, birdenbire ve doğrudan, hesap parasının düşünsel biçiminden çıkar ve nakit para halini alır. Sıradan mallar artık onun yerini alamaz. Metaların kullanım-değeri değersiz hale gelir, ve onların değeri de, kendi bağımsız biçiminin varlığı içersinde kaybolur. Bunalım öngününde, burjuvazi,bolluğun verdiği sarhoşlukla, kendine güven içersinde, parayı boş bir hayal ilan eder. Yalnızca meta paradır. Ama şimdi her yerde şu çığlık: Yalnızca para metadır. Karacanın su peşinde koşması gibi, onun ruhu da para, o biricik servet peşinde nefes nefesedir.[100] Bunalım sırasında, metalarla onların değer-biçimi, para arasındaki zıtlık, mutlak çelişki düzeyine yükselir. Bu gibi durumlarda,para hangi biçimde görünürse görünsün hiç önemi yoktur. Ödemeler ister altın ile ister banknot gibi kredi parasıyla yapılsın, para kıtlığı devam eder.[101]

Eğer şimdi belli bir dönemde dolaşımdaki paranın toplam miktarını gözönünde tutacak olursak, dolaşım ve ödeme aracının verilen devinme hızının, gerçekleşebilecek fiyatların toplamı, artı, günü gelmiş ödemelerin toplamı, eksi, birbirini götüren ödemeler, son olarak, eksi, aynı sikke parçasının sıra ile dolaşım ve ödeme aracı olarak hizmet gördüğü devreler sayısı sonucuna eşit olduğunu görürüz. Bundan dolayı, fiyatlar ile devinme hızı ve ödemelerinin hacmi bilinmiş olsa bile, belirli bir sürede, diyeli m bir günde, dolaşımdaki para miktarı ile dolaşımdaki metalar kitlesi artık birbirine tekabül etmez. Çoktandır dolaşımdan çıkmış olan metaları temsil eden para, devinmesini sürdürür. Eşdeğeri para olan dolaşımdaki metalar ilerdeki bir tarihe dek sahnede görünmezler. Ayrıca, her gün sözleşmeye bağlanan borçlar ile aynı gün vadeleri gelen ödemeler tamamen kıyas kabul etmez niceliklerdir.[102]

Kredi-para, ödeme aracı olarak paranın işlevinden doğrudan ortaya çıkar. Satınalınmış metalar için düzenlenen borç belgeleri, bu borçların başkalarına devredilmesi amacıyla dolaşır. Öte yandan, kredi sisteminin gelişmesi ölçüsünde, ödeme aracı olarak paranın işlevi de büyür. Bu niteliği ile, kendine özgü çeşitli biçimlere girerek, büyük ticari alışverişler alanında kendi evindeymiş gibi hareket eder. Buna karşılık altın ve gümüş sikkeler perakende ticaret alanına sürülür.[103]

Meta üretimi kendisini yeterince yaygınlaştırınca, para, metaların dolaşım alanı ötesinde ödeme aracı olarak hizmet etmeye başlar. Bütün sözleşmelerin evrensel konusu olan meta halini alır.[104] Rantlar, vergiler ve benzeri ödemeler, ayni ödemeler halinden çıkıp nakdi ödemelere dönüşürler. Bu dönüşümün, üretimin genel koşullarına ne ölçüde dayandığını, örneğin, Roma İmparatorluğunun, devlete yapılan bütün ödemelerin para olarak ödenmesi için yaptığı girişimin iki kez başarısızlıkla sonuçlanması çok iyi gösterir. Fransız tarım nüfusunun Louis XIV zamanındaki korkunç sefaleti, Boisguillebert, Marshal Vauban ve başkalarının açık bir dille yerdikleri bu sefalet, yalnız vergilerin yüksekliği yüzünden değil, ayni vergilerin nakdi vergilere çevrilmesi yüzünden de ileri gelmişti.[105] Öte yandan Asya'da devlet vergilerinin esasta ayni olarak ödenen rantlardan ibaret oluşu, doğal olay düzenliliği ile yeniden ortaya çıkan üretim koşullarına bağlıdır. Ve bu ödeme biçimi de eski üretim biçiminin devamını sağlıyordu. Osmanlı İmparatorluğunun ayakta kalmasının sırlarından birisi de budur. Avrupa'nın Japonya'ya zorla kabul ettirdiği dış ticaret, ayni rant yerine nakdi rantın geçmesine yolaçarsa, bu, ülkenin örnek tarımının sonu olacaktır. Bu tarımın sürdürüldüğü dar ekonomik koşullar yokolup gidecektir.

Her ülkede yılın belli günleri törelerle, çeşitli büyük ve devamlı borçların kapatılması günleri olarak kabul edilir. Bu tarihler, yeniden-üretim çarkındaki devrimlerin yanısıra, mevsimlerle sıkı ilişki halindeki koşullara bağlıdır. Bunlar, aynı zamanda, vergiler, rantlar vb. gibi, metaların dolaşımı ile doğrudan bağlantısı bulunmayan ödemelerin, tarihlerini de düzenler. Bütün ülkede bu tarihlere raslayan ödemeler için gerekli para miktarı, ödeme aracı ekonomisinde dönemsel ama tamamen yapay bozukluklara yolaçar.[106]

Ödeme aracının devinme hızı yasasından şu sonuç çıkar ki, kaynağı ne olursa olsun, bütün dönemsel ödemeler için gerekli ödeme aracı miktarı, bu dönemlerin uzunluğu ile ters orantılıdır.[107]

Paranın ödeme aracı olarak gelişmesi, borçlanılmış miktarların ödenme tarihi için para biriktirilmesini gerektirir. Zenginliğe kavuşmanın belli bir yolu olarak para-yığma, uygar toplumun ilerlemesiyle ortadan kalkarken, ödeme aracı rezervlerinin oluşumu bu ilerlemeyle birlikte artar.