(1.) Emeğin üretkenliğindeki azalmayla aynı anda işgününün uzaması

Karl Marx
Emeğin üretkenliğindeki azalmadan sözederken, biz, burada, ürünleri, emek-gücünün değerini belirleyen sanayi kollarına işaret ediyoruz; örneğin, toprağın üretkenliğinin azaltması sonucu emeğin üretkenliğinde azalma ve toprak ürünlerinin pahalılaşması gibi. Bir işgününü 12 saat, yaratılan değer 6 şilin olsun; bunun yarısı emek-gücünün değerini yerine koymakta, diğer yarısı artı-değeri oluşturmaktadır. Diyelim, topraktan elde edilen ürünlerin pahalılaşması sonucu emek-gücünün değeri 3 şilinden 4 şiline yükseliyor ve bu nedenle de gerekli emek-zamanı 6 saatten 8 saate çıkıyor. İşgününün uzunluğunda eğer bir değişiklik olmazsa, artı-emek 6 saatten 4 saate, artı-değer 3 şilinden 2 şiline düşer. Eğer işgünü 2 saat uzar, yani 12 saatten 14 saate çıkarsa, artı-emek 6 saat, artı-değer 6 şilin olarak kalır, ama artı-değer, gerekli emek-zamanıyla ölçülen emek-gücü değerine oranla düşer. Eğer işgünü 4 saat uzatılır, yani 12 saatten 16 saate çıkartılırsa, artı-değer ile emek-gücü değerinin, artı-emek ile gerekli-emeğin nispi büyüklükleri değişmez, ama artı-değerin mutlak büyüklüğü 3 şilinden 4 şiline, artı-emek 6 saatten 8 saate yükselir, %331/3'ük bir artış olur. Demek ki, emeğin üretkenliği düşerken, aynı zamanda, işgününün uzaması halinde, artı-değerin mutlak büyüklüğü aynı kaldığı halde nispi büyüklüğü azalabilir; nispi büyüklüğü değişmeden kaldığı halde mutlak büyüklüğü artar; ve işgününün uzaması sonucu, her ikisi de artabilir.

1799 ile 1815 yılları arasındaki dönemde, yiyecek maddeleri fiyatlarındaki artış, İngiltere'de, ücretlerde nominal bir artışa yolaçtı, oysa gerekli tüketim maddeleri ile ifade edilen gerçek ücretler düşmüştü. West ile Ricardo, bu olaydan, tarımsal alandaki emeğin üretkenliğindeki azalmanin, artı-değer oranında bir düşmeye yolaçtığı sonucunu çıkartmışlar, ve yalnız hayallerinde varolan bu varsayımı, ücretin, karın ve toprak rantının nispi büyüklükleri konusundaki önemli incelemelerin çıkış noktası yapmışlardı. Ama aslında artı-değer, o sırada, emeğin yoğunluğundaki artış ve isgününün uzaması sayesinde hem mutlak ve hem de nispi olarak artmıştı. İşgününün insafsızca uzatılmasının bir hak olarak yerleşmesi, işte bu döneme raslar;[17] bu dönem, özellikle, burada sermaye birikimiyle, şurada sefaletin hızla artmasıyla karakterize, edilir.[18]