c. Evrensel Para

Karl Marx
Para, iç dolaşım alanından çıktığı anda, orada büründüğü, fiyatların ölçütü, sikke, işaret ve değer simgesi gibi yerel giysilerinden soyunur ve ilk biçimi külçe haline döner. Dünya pazarları arasındaki ticarette, metaların değeri, evrensel olarak kabul edilebilecek biçimlerde ifade edilir. Bu nedenle, onların bağımsız değer-biçimleri de, bu durumlarda, evrensel para biçiminde onların karşısına çıkarlar. Para, maddi biçimi aynı zamanda soyut insan emeğinin doğrudan doğruya toplumsal cisimleşmiş biçimi olan meta niteliğini, tam anlamıyla, ancak dünya pazarlarında kazanır. Bu alandaki gerçek varoluş biçimi, onun düşünsel kavramına en uygun şekilde tekabül eder.

İç dolaşım alanında, ancak tek bir meta değer ölçüsü olarak hizmet etmekle para haline gelir. Dünya pazarlarında değerin çift ölçüsü hüküm sürer, altın ve gümüş.[108]

Dünya parası, evrensel ödeme aracı, evrensel satınalma aracı, ve her türlü servetin evrensel olarak kabul edilen somutlaşmış şekli gibi hizmet eder. Onun başlıca işlevi, uluslararası bakiyelerin tasfiyesinde ödeme aracı işlevidir. Merkantilistlerin "ticaret dengesi" sloganı, işte buradan gelir.[109] Altın ile gümüş, çeşitli uluslar arasındaki ürün değişiminde alışılagelen dengenin birdenbire bozulduğu dönemlerde, başlıca ve zorunlu uluslararası satınalma aracı olarak hizmet ederler. Ve ensonu, satınalma ya da ödemenin sözkonusu olmadığı, ama servetin bir ülkeden diğerine aktarılması gerektiği ve bu aktarmanın, ya dünya pazarının o andaki konumu, ya da güdülen özel amaçlar nedeniyle metalar biçiminde yapılmasının olanaksız olduğu durumlarda, bu, toplumsal servetin evrensel somutlaşmış şekli olarak hizmet eder.[110]

Her ülkenin iç dolaşım için bir para rezervine gereksinmesi olduğu gibi, dünya pazarlarındaki dış dolaşım için de böyle bir rezerve gereksinme vardır. Demek ki, para-yığmanın işlevleri, paranın kısmen iç dolaşım ve iç ödeme aracı işlevinden, kısmen de dünya parası olma işlevinden doğmuş oluyor.[111] Bu son işlev için, gerçek para-meta, gerçek altın ve gümüş gereklidir. Bu nedenle, Sir James Steuart, altın ile gümüşe, bunları, salt yerel temsilcilerinden ayırdetmek için "dünya parası" demektedir.

Altın ile gümüşün akımı iki yönlüdür. Bir yandan, kaynağından çıkarak yeryüzünün bütün pazarlarına yayılır, çeşitli ulusal dolaşım alanlarında farklı ölçülerde emilir, dolaşım kanallarını doldurur, altın ve gümüş sikkelerin aşınmalarının yerine geçer, lüks eşyalara malzeme olur, para-yığma şeklinde donar.[112] Bu ilk akım, metalarda gerçekleşmiş emekleri, altın ve gümüş üreten ülkelerin değerli madenlerde somutlaşan emekleriyle değişmeleri ile başlar. Öte yandan, altın ile gümüş, çeşitli ülkelerin dolaşım alanlarında durmadan bir ileri bir geri akar, ve bu akımın hareketi, kambiyo kurlarındaki bitmez tükenmez dalgalanmalara bağlıdır.[113]

Burjuva üretim biçiminin belli bir boyuta ulaştığı ülkeler, bankaların kasa dairelerinde biriken altın ve gümüş miktarını, kendilerine özgü işlevleri, gereği gibi yerine getirebilecekleri asgari ölçüde tutabilmek için sınırlandırırlar.[114] Birikmiş bu miktarların ortalama düzeylerinin üzerine göze batacak derecede çıkmaları bazı istisnalar dışında meta dolaşımındaki bir durgunluğun, başkalaşımlarındaki düzenli akışta kesintinin bir belirtisidir.[115]