Dipnotlar - ONBEŞİNCİ BÖLÜM 3

[164] Ch. Empl. Comm., III. Report, 1864, s. 108, n° 447.

[165] Birleşik Devtler'de, makineye dayanan elzanaatlarının bu şekilde yeniden ortaya çıkışı sık görülür; bu nedenle de, eninde sonunda fabrika sistemine geçişte, bunu izleyen yoğunlaşma, Avrupa ve İngiltere'ye göre dev boyutlarda olacaktır.

[166] Bkz: Rep. of Insp. of Fact., 31st Oct., 1865, s. 64.

[167] Mr. Gillot, Birmingham'da, büyük çapta ilk çelik kalem fabrikasını kurdu. Daha 1851 yılında burada, yılda 180 milyon çelik kalem üretiliyor ve 120 ton çelik tüketiliyordu. Birmingham, Birleşik Krallık'ta bu sanayi kolunda tekeli elinde tutuyor ve bugün milyonlarca çelik kalem üretiyor. 1861 sayımına göre, burada çalıştırılan işçi sayısı 1.428 olup, bunların 1.268'i beş ve daha büyük yaşlarda kız ve kadınlardır.

[168] Ch. Empl. Comm. II. Rep., 1864. s. lxvm, n° 15.

[169] Ve şimdi Sheffield'de, törpücülükte gerçekten çocuklar çalıştırılıyor.

[170] Ch. Empl. Comm., V. Rep., 1866, s. 3, n° 24; s. 6, n° 55, 56; s. 7, n° 59, 60.

[171] l.c.. s. 114, 115, n° 6, 7. Komisyon üyesi haklı olarak, kural olarak makinelerin insanların yerini aldıkları halde, burada genç insanların makinelerin yerini aldığına işaret ediyor.

[172] Paçavra ticareti ve sayısız ayrıntılar için bkz: Public Health, VIII, I. Rep., Lond. 1866, ek, s. 196, 208.

[173] Ch. Empt. Comm., V. Rep., 1866 s. xvı-xvııı, n° 86-97, ve s. 130-133, n° 39-71. Ayrıca bkz: Rep. III., 1864, s. 48, 56.

[174] Public Health, Sixth Rep., Lond. 1864, s. 29, 31.

[175] l.c., s. 30. Dr. Simon, Londra'da 25-35'yaşları arasında, terziler ve basımevi işçileri arasında ölüm oranının aslında çok daha büyük olduğuna değiniyor; çünkü Londra'da işverenler, buraya sanatlarını ilerletmek için gelen 30 yaşına kadar pek çok genci "çırak" ve "kalfa" olarak taşradan sağlarlar. Bunlar, Londralı sayılırlar ve ölüm oranlarının hesaplandığı tüm nüfusa eklendikleri halde, bu kentteki ölüm sayısına dahil edilmezler. Bunların büyük kısmı, özellikle ağır hastalık halinde taşraya dönerler.


Ele Alınan Sanayi
Kollarında Çalışan.
Her Yaştaki
İnsan Sayısı
Sağlık
Yönünden
Karşılaştırılan
Sanayiler
Bu Sanayilerde,
Yaşlara Göre.
Her 1000.000 Erkek İçin
Ölüm Oranı
25-35 Yaş
35-45 Yaş
45-55 Yaş
958.265
22.301 erkek
12.377 kadın
13.803
İngiltere ve Gal'de tarım
Londra'da terziler

Londra'da basımevi işçileri
743
958

894
805
1.262

1.747
1.145
2.093

2.367


[176] Burada sözünü ettiğim çiviler, çekiçle dövülerek yapılır ve makineyle kesilen ve yapılan çivilerden farklıdır. Bkz: Ch. Empl. Comm., Third Rep., s. xı, xıx, n° 125-130; s. 52, n° 11; s. 114, n° 487; s. 137, n° 674.

[177] Ch. Empl. Cornm., Il. Rep., s. xxıı, n° 166.

[178] Ch. Empt. Comm., II. Rep., 1864, s. xıx, xx, xxı.

[179] l.c.. s. xxı, xxıı.

[180] l.c.. s. xxıx, xxx.

[181] l.c., s. xı, xlı.

[182] Child. Empl. Comm., I. Rep., 1863, s. 185.

[183] İngiltere'de kadın şapkacılığı ve terziliği, çoğu kez, işverene ait binalarda yapılır; kadın işçilerin bazıları buralarda kalırlar, bazıları da başka yerlerde otururlar.

[184] Komisyon üyesi Mr. White, hemen hemen hepsi kadın olan, 1.000 ila 1.20b kişi çalıştıran askeri bir elbise manüfaktürü ile, 300 kişi çalıştıran bir ayakkabı fabrikasını ziyaret etmişti; buralarda çalışanların neredeyse yarısı çocuk ve genç işçilerdi.

[185] Bir örnek. Genel sayım memurunun 26 şubat 1864 tarihli haftalık raporunda, 5 tane açlıktan ölüm olayı vardı. Aynı gün The Times, bir başka olayı daha bildiriyordu. Tek bir haftada açlık nedeniyle altı ölüm olayı!
[186] Child. Empl. Comm., Second Rep., 1864, s. lxvıı, n° 406-9; s. 84, n° 124; s. lxxııı, n° 441; s. 68, n° 6: s. 84, n° 126; s. 78, n° 85; s. 76, n° 69; s. lxxıı, n° 438.

[187] "Gerekli binalar ile işyerlerinin kira bedelinin, bu noktada en önemli öğe olduğu anlaşılıyor; bu nedenle, küçük girişimlere ve ailelere iş verme esasına dayanan eski sistemin en uzun sürdüğü ve en erken başladığı yer başkent olmuştur." (l.c., s. 83, n° 123.) Bu tümcenin son kısmı, yalnızca kunduracılığa aittir.

[188] Eldivencilik ile işçilerin durumunun yoksullardan pek de farklı olmadığı diğer sanayilerde, bu durum görülmez.

[189] l.c., s. 83, n° 122.

[190] Toptancı çizme ve ayakkabı işinde yalnız Leicester'de, 1864 yılında 800 dikiş makinesi kullanılıyordu.

[191] l.c., s. 84, n° 124.

[192] Örnekler: Londra'da Pimlico ordu elbise deposu, Londonderry'de Tillie ve Henderson gömlek fabrikası ve Limerick'te 1.200 işçi çalıştıran Tait elbise fabrikası.

[193] Tendency to Factory System (l.c., s. lxvı. "Şu sırada bütün işkolu bir geviş durumunda olup, dantelacılığın, dokumacılığın vb. geçirdiği aynı değişikligi geçiriyor." (l.c.. n° 405.) "Tam bir devrim." (l.c., s. xlvı, n° 318.) 1840 yılında, Çocukları Çamıştırma Komisyonunun görev tarihinde çorap yapımı henüz bir el işiydi. 1846'dan beri buharla çalışan çeşitli makineler kullanılmaya başlandı. İngiltere'de çorap yapımında her iki cinsiyetten ve 3 yaşından yukarı her yaştan çalıştırılanların toplam sayısı, 1862 yılında 120.000 kadardı. 11 Şubat 1862 tarihli Parlamento kararına göre, bunlardan ancak 4.063'ü fabrika yasaları kapsamına giriyordu.

[194] Örneğin, gömlekçilik işkolu için, Britain Pottery (Glasgow) firmasından Mr. Cochrane şöyle demiştir: "Üretim miktarını devam ettirmek için çok sayıda makine kullarıma yoluna gittik ve bunları hünersiz işçiler çalıştırmaktadırlar; eski yönteme göre daha fazla üretimde bulunabileceğimize, her geçen gün daha fazla inanmaktayız." (Rep. of Insp. of Fact., 31st Oct., 1865, s. 13.) "Fabrika yasaları, daha fazla makine kullanılması yolunda etki yapmaktadır." (l.c., s. 13-14.)

[195] Böylece, gömlekçiliğin, fabrika yasalan kapsamına alınmasıyla, elle kullanılan çarkların yerine; çok sayıda buharlı çarklar kullanılmaya başlandı.

[196] Report of Insp. of Fact.. 31st Oct., 1865, s. 96 ve 127.

[197] Kibrit yapımında, bu ve diğer makinelerin kullanılmasıyla, yalnız tek bir bölümde, 230 kişinin yerine, 14 ile 17 yaşlarında 32 erkek ve kız çocuk çalıştırılmaya başlandı. 1865 yılında buhar gücünün kullanılmaya başlanmasıyla emekten yapılan bu tasarruf daha da ileri götürüldü.

[198] Ch. Empl. Comm., II. Rep., 1864, s. ıx, n° 50.

[199] Rep. of Insp. of Fact., 31st Oct., 1865, s. 22.

[200] "Ama şurasını da akıldan çıkarmamak gerekir ki, bazı kuruluşlarda bütünüyle uygulanan bu gelişmeler, hiç bir zaman yaygın bir durum almamıştır ve eski manüfaktürlerin çoğunda, bugünkü sahiplerinin güçleri ötesinde bir sermaye harcaması yapılmaksızın kullanılmaları da olanaksızdır." Denetmen yardımcısı May, "sevinerek belirtmek isterim ki", diyor, "böyle bir önlemin (Fabrika Yasalarının Genişletilmesi Yasası) uygulanması zorunlu olarak geçici bir düzensizliğe yolaçmakla birlikte, aslında bu. düzeltilecek bozuklukların da doğrudan doğruya bir belirtisi oluyor." (Rep. of Insp. of Fact., 31st Oct., 1865.)

[201] Örneğin yüksek fırınlarda, "hafta sonuna doğru iş işçilerin pazartesi günleri ile salı günlerinin bir kısmında ya da tamamında aylaklık etme alışkanlığında olmaları nedeniyle, süre olarak genellikle epeyce artmaktadır." (Child. Empl. Comm., III. Rep., s. vı.) "Küçük patronların çalışma saatleri genellikle pek düzensizdir, iki-üç gün kaybederler ve sonra da bunu telafi etmek için bütün gece çalışırlar. ... Eğer varsa daima kendi çocuklarını çalıştırırIar." (l.c., s. vıı.) "İşe gelmedeki düzensizlik, bunu telafi etmek için daha ucuz çalışma olanağı ve alışkanlığı ile isteklendirilmektedir." (l.c., s. xııı.) "Birtmingham'da ... bir kısmında tembellik ederek, geriye kalanında köle gibi çalışarak .. pek çok zaman kaybedilmiş olur." (l.c., s. xı.)

[202] Child. Empl. Comm., IV. Rep., s. xxxıı. "DemiryoIu şebekesinin yaygınlaşmasının bu ani sipariş verme adetinin büyük ölçüde artmasına katkıda bulunduğu ve bunun sonucu olarak da, yemek saatlerinin ihmal edildiği, işçilerin geç saatlere kadar çalıştığı ifade edilmektedir." (l.c., s. xxxı.)

[203] Ch. Empl. Comm., IV. Rep., s. xxxv, n° 235, 237.

[204] Ch. Empl. Comm., IV. Rep., s. 127, n° 56.

[205] "Siparişlerin zamanında tamamlanmaması nedeniyle ticaretin uğradığı kayıpla ilgili olarak, bunun, 1832 ve 1833 yıllarında, fabrika patronlarının, pek sevdikleri bir iddia olduğunu anımsıyorum. Bu konuda şimdi öne sürülebilecek hiç bir şey, o sıralar, yani buharın, bütün mesafeleri yarıya indirmesinden ve ulaştırma için yerii düzenlemelerin yerleşmesinden önce, sahip olabileceğinden daha kuvvetli olamaz. Bu iddianın, o zaman gerçeklerle karşılaştırıldığında doğru olmadığı anlaşılmıştı, şimdi de gerçeklerle karşılaştırılsa doğru olmadığı kuşkusuz ortaya çıkacaktır." (Reports of Insp. of Fact., 31st Oct., 1862. s. 54, 55.)

[206] Ch. Empl. Comm., IV. Rep., s. xvııı, n° 118.

[207] John Bellers daha 1699 yılında şöyle demişti: "Modanın değişkenliği, gereksinme içindeki yoksulların sayısını artırır. İçinde iki büyük kötülük taşır: birincisi, kalfalar kışın işsizlikten sefil ve perişan olurlar, çünkü kumaşçılar ile dokumacı patronları, ilkyaz gelmeden ve modanın ne olacağını bilmeden, kafalarını çalışır halde tutmak için sermaye yatırmaya cesaret edemezler; ikincisi, ilkyazda yeter sayıda kalfa bulunamaz ve dokumaci patronları birçok çırak almak zorunda kalırlar; üç ya da altı ayda krallığın gereksinmesini karşılamak durumundadırlar; böylece, sabanlar sahipsiz kalır, tarlalar ırgatsız; kentler dilencilerle dolar, dilenmeken utananlar kışın açlıktan ölürler." (Essays about the Poor, Manufactures. etc.. s. 9.)

[208] Ch. Empl. Comm.. V. Rep.. s. 171, n° 34.

[209] Bradford'lu bazı ihracat firmaları sahiplerinin ifadeleri şöyle: "Bu koşullar altında çocukların sabah 8'den akşam 7.30'a kadar çalışmalarına gerek olmadığı açıktır. Bu, yalnızca, fazladan işçi çalıştırılması ve fazla sermaye yatırımı sorunudur. Eğer bazı patronlar bu kadar açgözlü olmasalar, çocuklar geç saatlere kadar çalıştırılmazdı; ek bir makine, yalnız 16 ya da 18 sterline malolur: bu fazla çalışma, çoğu kez, araç ve yer yetersizliğinden ileri geliyor." (Ch. Empl. Comm., V. Rep. s. 171, n° 35. 36, 38.)

[210] l.c., Çalışma saatlerinin zorunlu olarak düzenlenmesini, diğer yönleriyle işçilerin fabrikatörlere ve fabrikatörlerin kendilerinin toptancı tüccarlara karşı bir korunma önlemi olarak gören Londralı bir fabrikatör şöyle diyor: "İşkolumuzdaki sıkışıklığın nedeni, örneğin, belli mevsimde yerine ulaşması için malları yelkenli gemi ile göndermek isteyen ve aynı zamanda da yelkenli gemi ile buharlı gemi arasındaki navlun farkını cebe indiren, ya da rakiplerinden önce dış pazarlarda olmak için, iki buharlı gemiden erken hareket edenini seçen ihracatçılardır."

[211] Bir fabrikatör şöyle diyor: "Genel bir Parlamento yasası zoruyla, tesislerdeki genişleme pahasına bundan kaçırılabilirdi," l.c., s. x. n° 38.

[212] l.c., s. xv, n° 72 sqq.

[213] Rep. of Insp. of Fact., 31st Oct., 1865, s. 127.

[214] Sağlıklı normal bir bireyin ortalama yoğunlukta her soluması ile, aşağı yukarı 25 inch küp hava tükettiği ve her dakikada yaklaşık 20 kez solunum yapıldığı deneylerle bulunmuştur. Böylece, bir kimsenin 24 saatte soluduğu hava, yaklaşık 720.000 inch küp ya da 416 foot küptür. Ayrıca şurası da açıktır ki, bir kez solunan hava, doğanın büyük laboratuvarında temizlenmeden tekrar aynı sürece hizmet edemez. Valentin ve Brunner'in denemelerine göre, sağlıklı bir insan, saatte, yaklaşık 1.300 inch küp karbondioksit verir; bu, 24 saatte akciğerlerden 8 inch kadar katı karbon atıldığı anlamına gelir. "Her insanın en az 800 foot küp havaya gereksinmesi vardır." (Huxley, [Lessons in elementary Physiology, London 1866, s. 105.].)

[215] İngiliz fabrika yasalarına göre, ana-babalar, 14 yaşından küçük çocuklarını aynı zamanda bunlara ilköğretim sağlamadan yasanın denetimi altına giren fabrikalara gönderemezler. Fabrikatörler de yasanın hükümlerinin yerine getirilmesinden sorumludurlar. "Fabrikanın eğitim sağlaması zorunludur ve yapılacak işin koşullarından biridir." (Rep. of 1nsp. of Fact., 31st Oct., 1865, s. 111.)

[216] Fabrika işçisi çocuklarla yoksul öğrencilerin zorunlu eğitimleri ile jimnastiğin (oğlan çocukları için askeri eğitimin) birleştirilmesinin çok yararlı sonuçları konusunda, "The National Association for the Promotion of Social Science"in yedinci yıllık kongresinde N. W. Senior'un yaptığı konuşma (Report of Proceedings etc., Lond. 1863, s. 63, 64.) ile Rep. of İnsp. of Fact., 31st Oct., 1865, s. 118, 119, 120, 126 ve devamına bakınız.

[217] Rep. of Insp. of Fact., 31st Oct., 1865, s. 118. Bir ipekli dokuma fabrikatörü, Çocukları Çalıştırma Komisyonunda safça şöyle diyordu: "Yeterli ve becerikli işçi yetiştirmenin gerçek sırrının, eğitim ile işin çocukluk döneminden başlayarak birleştirilmesinde olduğuna inanıyorum. İşin çok ağır, ürkütücü ve sağlığa zararlı olmaması gerektiğine kuşku yoktur, ama bu birliğin yararlarından da ben eminim. Benim çocuklarımın da, eğitime bir çeşitlilik verilmesi için, iş ile oyunu birarada yürütmelerini isterdim." (Ch. Empl. Comm., V. Rep., s. 82, n° 36.)

[218] Senior, l.c., s. 66. Belli bir düzeye ulaşan büyük sanayiin üretim tarzı ile toplumsal üretim koşullarında yarattığı devrim yoluyla, insanların kafalarında da nasıl büyük bir değişikliğe yolaçtığının çarpıcı bir örneği, Senior'ün 1863 yılında yaptığı konuşma ile, 1868 tarihli fabrika yasasına karşı sert konuşması arasında yapılacak bir karşılaştırmada, ya da yukarda sözü edilen kongrenin görüşleri ile, İngiltere'nin bazı kırsal kesimlerinde, ana-babaların açlık tehdidi ile çocuklarını eğitmekten alıkonulması olgusu arasında yapılacak bir karşılaştırmada görülebilir. Örneğin, Mr. Snoll, yoksul bir kimsenin kilise yardımı istemesi halinde, çocuklarını okuldan alma zorunda bırakılmasının Somersetshire'da yaygın bir olay olduğunu bildirmektedir. Feltham rahibi Mr. Wollarton da, "çocuklarını okula göndermekte oldukları" gerekçesiyle bazı ailelere yardım verilmediği konusunda örnekler vermektedir!

[219] İnsan gücüyle çalıştırılan el makinelerinin doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak, mekanik güçle çalışan daha fazla gelişmiş makineler ile rekabete girmesi halinde, makineyi kullanan işçi yönünden büyük bir değişiklik kendisini gösterir. Başlangıçta buharlı makine, işçnin yerini alır; sonra da işçi, buharlı makinenin yerini almak zorunda kalır. Dolayısıyla, harcanan emek-gücünün gerilimi ve miktarı dev boyutlara ulaşır ve özellikle bu işkenceye mahküm edilen çocuklar bakımından bu böyledir. Komisyon üyelerinden Mr. Longe, Coventry ile yörelerinde, daha küçük makineleri çalıştıran daha küçük yaştaki çocuklar bir yana, şerit dokuma tezgahlarını çalıştıran 10 ile 15 yaşında çocuklar olduğunu söylüyor. "Bu olağanüstü yorucu bir iş. Çocuk yalnız buhar gücünün yerini alan bir araç." (Ch. Empl. Comm., V. Rep., 1866, s 114, n° 6.) Pesmi raporların deyimiyle, "bu kölelik sisteminin" öldürücü sonuçları konusunda bkz: l. c., s. 114 sqq.

[220] l.c., s. 3, n° 24.

[221] l.c., s. 7, n° 60.

[222] "İskoç yaylalarının bazı yerlerinde, istatistiklere göre yakın zamanlara kadar her köylü, kendi işlediği deriyle kendi ayakkabısını yapıyordu. Çobanlarla çiftçilerin çoğu, yanlarında karıları ve çocukları ile, kiliseye, koyunlarından kırptıkları yünden ve tarlasında yetiştirdiği ketenden, kendi elleriyle dokuyup yaptıkları elbiseler içinde gelirler. Bunların hazırlanmasında, çuvaldız, iğne, yüksük ve dokumacılıkta kullanılan birkaç parça demir eşya dışında, pek az şey satın alınır. Boyalar bile kadınlar tarafından ağaçlardan, köklerden ve otlardan yapılır." (Dugald Stewart, Works, Hamilton's ed., vol. VIII, s. 327-328.)

[223] Etienne Buileau'nun ünlü Livre des métiers'inde, kalfaların, ustaların arasına kabul edilmesi töreninde şu yemini ettiklerini öğreniyoruz: "Kardeşlerimi, kardeşçe bir sevgi ile seveceğime, kendi sanatlarında onlara destek olacağıma, mesleğin sırlarını bilerek açığa vurmayacağıma, herkesin yararı açısından, başkalarının yaptığı mallardaki kusurlara alıcının dikkatini çekerek, kendi mallarımı tavsiye etmeyeceğime ..."

[224] "Burjuvazi, üretim araçlarını, ve böylelikle üretim ılışkilerini ve, onlarla birlikte, toplumsal ilişkilerin tümünü sürekli devrimcileştirmeksizin varolamaz. Daha önceki bütün sanayici sınıfların ilk varlık koşulu, bunun tersine, eski üretim biçimlerinin değişmeksizin korunmasıydı. Üretimin sürekli altüst oluşu, bütün toplumsal koşullardaki düzenin kesintisiz bozuluşu, sonu gelmez belirsizlik ve hareketlilik, burjuva çağını bütün daha öncekilerden ayırdeder. Bütün sabit, donmuş ilişkiler, beraberlerinde getirdikleri eski ve saygıdeğer önyargılar ve görüşler ile birlikte tasfiye oluyorlar, bütün yeni oluşmuş olanlar kemikleşemeden eskiyorlar. Yerleşmiş olan ne varsa eriyip gidiyor, kutsal olan ne varsa lanetleniyor, ve insan, kendi gerçek yaşam koşullarına ve hemcinsiyle olan ilişkilerine nihayet ayık kafa ile bakmak zorunda kalıyor." (F. Engels und Karl Marx, Manifest der Kommunistischen Partei, Lond. 1848, s. 5. "Komünist Parti Manifestosu", "Komünist Manifesto"nun Doğuşu, Sol Yayınları, Ankara, 1976, s. 113-114])

[225] "Geçim araçlarımı elimden almakla — Canımı almış oluyorsun." Shakespéare, [Venedik Taciri, sahne IV, perde I, s. 375-376.]

[226] Bir Fransız işçisi San Francisco'dan dönüşünde şunları yazıyordu: "California'da çalıştırıldığım çeşitli şilerde bunların hepsini de yapabileceğimi daha önce dünyada düşünemezdim. Basımevi işinden başkasını yapamayacağıma iyice inanmıştım. ... Gömlek değiştirir gibi iş değiştiren bu serüvenci dünyanın içine düşünce ben de ister istemez herkes gibi yaptım. Madencilik yeter kazanç sağlamayınca, kente gittim ve orada, kimi zaman mürettiplik, kimi zaman lehimcilik, çatı kaplamacılığı vb. yaptım. Her tür işe yatkın olduğumu görünce, kendimi daha az salyangoz, daha çok insan görmeye başladım." (A. Corbon, De l'enseignement professionnel, 2. Ed.,s. 50)

[227] Ekonomi politik tarihinin gerçek olgusu John Bellers, toplumun iki karşıt ucunda aşırı gelişmişliğe ve güdüklüğe yolaçan bugünkü eğitim ve işbölümü sisteminin kaldırılması gereğini, 17. yüzyılın sonunda, çok açık bir şekilde görmüştü. Diğer şeyler arasında şunu söylüyor: "Tembel bir öğrenim, tembelliğin kendisini öğrenmekten ancak bir arpa boyu daha iyidir. ... Bedensel iş, tanrının ilk yasasıdır. ... Yemek, bedenin yaşaması, çalışma sağlığı için gereklidir; aylaklıkla kaçınılan acıları insan hastalıkla çeker.. ... Çalışma yaşam lambasına yağ koyar, düşünce onu yakar. ... Çocukça budala bir iş" (bu, Basedows ile onun modern taklitçilerine karşı önsezi ile yazılmış bir uyarmadır), "çocuğun aklını budala eder." (Proposals for Raising a Colledge of Industry of all Useful Trades and Husbandry, Lond. 1696, s. 12, 14, 16, 18.)

[228] Dantelacılık ile hasır örmeciliğinde gördüğümüz ve Sheffield, Birmingham vb. metal işlerinde daha ayrıntılı şekilde gösterilebileceği gibi, bu tür işler genellikle küçük işyerlerinde yapılmaktadır.

[229] Ch. Empl. Comm., V, Rep., s. xxv, n° 162; ve II. Rep., s. xxxvııı, n° . 285, 289; s.

[230] "Fabrika işi, ev işi kadar temiz ve yetkin olabilir ve belki de daha fazla." (Rep. of Insp. of Fact., 31st Oct., 1865. s. 129.)

[231] Rep. of Insp. of Fact., 31st Oct.,1865. s; 27-32.

[232] Rep. of Insp. of Fact.'te sayısız örnekler bulunabilir.

[233] Ch. Empl. Comm., V. Rep., s. x, n° 35.

[234] Ch. Empl. Comm., V. Rep.. s. ıx, n° 28.

[235] l.c., s. xxv, n° 165-167. Büyük boyutlu sanayilerin küçük boyutlulara göre avantajları için bkz: Ch. Empl. Comm., III. Rep., s. 13, n° 144: s. 25, n° 121, s. 26, n° 125; s. 27, n° 140, vb..

[236] Yasa kapsamına alınması önerilen işkolları şunlardır: dantelacılık, çorapçılık, hasırcılık, çeşitli giyim eşyaları manüfaktürü, yapay çiçekcilik, kunduracılık, şapkacılık, eldivencilik, terzilik, yüksek fırınlardan iğneciliğe kadar bütün metal işleri, kağıtçılık, camcılık, tütün fabrikaları, lastik işleri, şerit ve sırma yapımı (dokumacılık için), el halı dokumacılığı, şemsiyecilik, iğ ve mekik yapımı, basımevcilik, ciltçilik, yazı malzemesi yapımı (kesekağıdı,. kart, renkli kağıtlar vb. dahil), urgancılık, kehribar süs eşyası yapımı, kiremit ve tuğlacılık, elle ipek dokumacılığı, Coventry dokumacılığı, tuz yatakları, mumculuk, çimentoculuk, şeker rafineleri, bisküvicilik, kereste ile ilgili çeşitli sanayiler ve diğer karmaşık işler.

[237] l.c., s. xxv, n° 169.

[238] Fabrika Yasalarının Kapsamını Genişleten Yasa, 12 Ağustos 1867'de kabul edilmiştir. Bu yasa, makine atelyeleri dahil bütün dökümhanelerin, demircilerin ve metal manüfaktürlerinin çalışma saatlerini düzenlemektedir; ayrıca, camcılık, kağıtçılık, tutkalcılık ve lastikçilik, tütün işlenmesini, mürettipliği, çiftçiliği ve ensonu 50'den fazla işçi çalıştıran bütün işyerlerini kapsamına alıyordu. Çalışma Saatlerini Düzenleme Yasası, 17 Ağustos 1867'de kabul edildi ve daha küçük işyerleri ile ev sanayileri denilen iş alanlarını düzenliyordu. Bu yasalar ile 1872 tarihli yeni Maden Yasasına, İkinci Ciltte tekrar döneceğim.

[239] Senior, Social Science Congress, s. 55-58.

[240] Bu kuruluşun "personel" sayısı, 2 denetmen, 2 denetmen yardımcısı adayı idi. 1871 yılında sekiz tane daha denetmen adayı atandı. İngiltere'de, İskoçya'da ve İrlanda'da yasanın yürütülmesi için toplam ödenek miktarı, 1871-72 yılı için yalnızcı 25.347 sterlindi ve buna, yasaya uymayan patronlara karşı açılan kovuşturmaların yasal giderleri de dahildi.

[241] Kooperatif fabrikalar ve mağazaların babası olan ve ama daha önce de belirtildiği gibi, bu birbirinden bağımsiz dönüşüm unsurlarının önemleri konusunda, izleyicilerinin hayallerini hiç bir şekilde paylaşmayan Robert Owen, yalnız fabrika sistemini denemelerinin biricik temeli yapmakla kalmamış, bu sistemin, toplumsal devrimin çıkış noktası olduğunu da ilan etmiştir. Leyden Üniversitesi ekonoyi politik profesörü Herr Visserink, vülger ekonominin bütün yavanlıklarının yinelendiği Handboek van Praktische Staatshuishoudkunde, 1860-62, adlı yapıtında, elzanaatlarını, fabrika sistemine karşı kuvvetle desteklemekle, bu düşünceye katılmadığı izlenimini vermektedir. [4. Almanca baskıya ek. — İngiliz yasakoyucusunun, Fabrika Yasaları, Fabrika Yasalarının Kapsamının Genişletilmesi Yasası ve İşyeri Yasasının birbiriyle karşıt hükümleri ile yarattığı, "karmakarışık ve birbirleriyle çelişen uygulamalar içersinde" (s. 314 [bu baskıda s. 3131) ensonu dayanılmaz bir durum aldı ve böylece bu konudaki bütün yönetmelik, 1878 tarihli fabrika ve işyeri yasasında birleştirildi. Şimdi yürürlükte bulunan bu İngiliz sanayi yasasının burada ayrıntılı bir eleştirisinin yapılması kuşkusuz olanaksızdır. Aşağıdaki açıklamalarla yetinilecektir. Yasanın kapsamı: (1) Tekstil fabrikaları. 'Burada her şey aşağı yukarı aynı kalıyor: on yaşından büyük çocuklar günde 51/2 saat ya da cumartesi tatil yapmak üzere 6 saat çalışabilirler; gençlerle çocuklar, 5 gün 10 saat, cumartesi günleri en fazla 61/2 saat çalışacaklar. — (2) Tekstil dışındaki fabrikalar. Burada yönetmelikler, 1 numaradakilere şimdiye kadar olduğundan daha fazla yaklaştırılmışlar, ama hala kapitalistler lehine birkaç istisna bulunduğu gibi, bunlar, bazı durumlarda içişleri bakanının özel izniyle uzatılabilecektir. — (3) İşlikler hemen hemen daha önceki yasadaki gibi tanımlanmıştır; buralarda çalıştırılan çocuklar, gençler ve kadınlar yönünden durum aşağı yukarı tekstil dışındaki fabrikalar gibidir, ama koşullar, ayrıntılarda daha da elverişli duruma getirilmiştir. — (4) Çocuklar, gençler ve kadınların çalıştırılmayıp, yalnızca her iki cinsiyetten 18 yaşından büyük kimselerin çalıştırıldığı işliklerde bu işçiler için daha uygun koşullar getirilmiştir. — (5) Ailenin barındığı yerlerde yalnız aile üyelerinin çalıştıkları tipte ev işlikleri: daha esnek hükümlerle birlikte, denetmenin, bakanlık ya da mahkemenin özel izni olmadan, aynı zamanda barınma amaçları için kullanılmayan odalara girebilme kaydı konmuş; ve ensonu, ailenin hasır ören, dantela ören ve eldiven yapan üyelerine sınırsız serbestlik tanınmıştır. Bu yasa, bütün kusurlarına karşın, 23 Mart 1877 tarihli İsviçre Federal Fabrika Yasası ile birlikte, bu alanda gene de en iyi yönetmeliktir. Bunun, sözü edilen İsviçre federal yasası ile karşılaştırılması çok ilginçtir. Çünkü böylece, iki yasa yapma yönteminin iyi ve kötü yönleri açıkça ortaya çıkıyor; durum gerektiğinde müdahalede bulunan İngiliz "tarihsel" yöntemi ile, Fransız devriminin gelenekleri üzerine kurulan ve daha fazla genellemeler yapan Kıta Avrupası yöntemi. Ne yazık ki, denetleme personelinin yeter sayıda olmaması nedeniyle, İngiliz işliklere uygutanması yönünden hala büyük ölçüde boş söz olarak kalmıştır. — F.E.]

[241a] İngiliz tarımında kullanılan makinelerle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz: Dr. W. Hamm, Die Landwirtschaftlichen Geräthe und Maschinen Englands, 2. Aufl, 1856. İngiliz tarımının gelişme süreciyle ilgili çalışma taslağında Bay Hamm, Bay Leonce de Lavergne'i eleştirisiz izler. [Dördüncü Almanca baskıya not: Şimdi elbette eskimiştir. -F.E.]

[242] "Siz halkı iki düşman kampa bölüyorsunuz: kaba ve görgüsüz köylüler ile hadım edilmiş cüceler. Hey tanrım! Tarımsal ve ticari çıkarlar için ikiye bölünmüş bir ulus, gene de kendine akillı diyor; üstelik, yalnız böyle olmasına karşın değil, bu canavarca ve doğa-dışı bölünme sonucu, kendisirii, aydın ve uygar sayıyor." (David Urquhart, l.c., s. 119.) Bu alıntı, bir ve aynı zamanda bu tür eleştirinin güçlü ve zayıf yanını ortaya koyuyor; bugünü yargılamayı ve mahkum etmeyi biliyor da, onu nasıl kavrayacağını bilemiyor.

[243] Bkz: Liebig, Die Chemie in ihrer Anwendung auf Agricultur und Physiologie, 7. Auflage, 1862, ve özellikle birinci ciltte, Einleitung in die Naturgesetze des Feldbaus. Modern tarımın olumsuz, yani yıkıcı yanını, doğabilimi açısından geliştirmiş olması, Liebig'in ölümsüz hizmetlerinden birisidir. Ayrıca, tarım tarihi özeti de, büyük yanlışlıklar içermekle birlikte, bazı konulara ışık tutmaktadır. Bununla birlikte, aşağıdaki gibi gelişigüzel iddialarda bulunması gülünecek bir şeydir: "Daha fazla ufalanma ve daha sık sürülmeyle, gözenekli toprağın içersinde hava dolaşımına yardım edilmiş olur: havanın faaliyetleri ile temas eden yüzeyi artar ve yenilenir, ama şurası da kolaylıkla görülebilir ki, toprağın verimindeki artış, üzerinde harcanan emekle orantılı olmaz, bu artış çok daha küçük orandadır." Bu yasa diyor Liebig, "ilk kez John Stuart Mill tarafından, Principles of Pol. Econ. adlı yapıtının I. cildinin 17. sayfasında şöyle ifade edilmiştir: 'Toprağın ürünü, cætteris paribus, çalıştırılan işçilerin sayısındaki artışa oranla azalan bir oranda artar.'" (Mill burada, rikardocu okulun öne sürdüğü yasayı yanlış şekilde yineliyor, çünkü, 'çalıştırılan işçi sayısındaki azalma', İngiltere'de tarımın ilerlemesi ile aynı hızda gittiği için İngiltere'de keşfedilen ve oraya uygulanan bu yasa, en azından bu ülkeye uygulanamaz) " 'diyen yasa, tarımın evrensel yasasıdır.' Bu, çok dikkate değer bir şeydir, çünkü Mill, bu yasanın nedeninden habersizdir." (Liebig, l.c., Bd. I, s. 143 ve not.) Liebig'in, "emek" sözcüğünü yanlış yorumlaması ve bu sözcüğü, ekonomi politiğin anladığından büsbütün farklı bir biçimde anlaması bir yana, ilk kez, A. Smith'in zamanında James Anderson tarafından yayınlanan ve 19. yüzyılın başına kadar çeşitli yapıtlarda yinelenen bir teoriyi, Bay John Stuart Mill'e maletmesi "çok dikkate değer" bir olaydır: bu teoriyi aşırma üstadı Malthus da (nüfus teorisi, baştanbaşa utanmazca bir aşırmadır) 1815'te kendisine maletmişti. Anderson ile aynı zamanda ve ondan bağımsiz olarak West tarafından geliştirilen bu teori, 1817 yılında Ricardo tarafından genel değer teorisine bağlanmış ve o andan başlayarak bütün dünyada Ricardo'nun teorisi diye tanınmış ve 1820 yılında John Stuart Mill'in babasi James Mill tarafından vülgarize edilmişti; ve ensonu, her okul çocuğunun bildiği orta-malı bir dogma haline gelen bu teoriyi, John Stuart Mill ile diğerleri yinalemişlerdi. John Stuart Mill'in, her durumda "dikkate değer" otoritesini neredeyse bütünüyle böylesine quid-pro-quos'a [yanlış anlamlara -ç.] borçlu olduğu da, yadsınılamaz bir gerçektir.




[12*] Makine dairesi. -ç.

[13*] Acıma ve merhamete sığınmış. -ç.

[14*] Şef olarak. -ç.

[15*] Olanaksız! Bu budalaca sözcüğü bana asla söylemeyin!

[16*] "Mesleki öğrenim okulları". -ç.

[17*] "Kunduracı, çizmeden yukarı çıkma." (Eski Yunanlı ressam Apelles, bu sözlerle, bir kunduracının resimlerine yönelttiği eleştiriyi karşılıyor.) -ç.

[18*] Doruğuna ulaşmış. -ç.

[19*] Burada, çeviriye esas alınan İngilizce metin ("tori hükümeti..."nden "Şu açıklamada bulunuyordu"ya kadar) 4. Almanca baskıya uygun olarak değiştirilmiştir. -Ed.

[20*] Değersiz bedenleri üzerinda deney. -ç.

[21*] Sorguya çekme. -ç.

[22*] Bu tüme İngilizce metne, 4. Almanca baskı uyarınca eklenmiştir. -Ed.