Dipnotlar - YİRMİBEŞİNCİ BÖLÜM 2

[102] Tenth Report of the Commissioners of H. M's Inland Revenue, Lond. 1866, s. 38.

[103] Ibidem.

[104] Bu rakamlar karşılaştırma için yeterlidir, ama mutlak olarak alınırsa hatalıdır, çünkü yılda belki de 100 milyon sterlinlik bir gelir beyan dışı kalmaktadır. İç gelirler yetkiIileri, özellikle ticaret ve sanayi sınıflarının sistemli vergi kaçakçılığı konusundaki şikayetlerini bütün raporlarında yinelemektedirler. Örneğin, "Bir anonim şirket, vergilenebilir kar olarak 6.000 sterlin göstermişti, hesap uzmanı, bu miktarı 88.000 sterline yükseltti ve sonunda vergi bu miktar üzerinden alındı. 190.000 sterlin kar gösteren başka bir şirket, sonunda gerçek karın 250.000 sterlin olduğunu kabul etmek zorunda kaldı." (Ibid., s. 42.)

[105] Census etc., l.c., s. 29. John Bright'in İngiltere topraklarının yarısının 150, İskoçya topraklarının yarısının 12 büyük toprak sahibinin elinde bulunduğu iddiası hiç bir zaman çürütülememiştir.

[106] Fourth Report etc., of Indland Revenue, Lond. 1860. s. 17.

[107] Bunlar, yasanin tanıdığı bazı indirimlerden sonra net gelirlerdir.

[108] Şu anda, 1867 Martında Hindistan ve Çin pazarları, İngiliz pamuklu dokuma fabrikatörlerinin yaptıkları ihracatla tekrar aşırı dolu durumdadır. 1866 yılında, pamuklu dokuma işçileri arasında yüzde 5 ücret indirimi yapılmıştır. 1867'de buna benzer bir indirim yüzünden, Preston'da 20.000 işçi greve gitti. [Dördüncü Almanca baskıya ek. — Bu, hemen bunun ardından patlak veren bunalımın ilk perdesiydi. - F.E.]

[109] Census etc.. l.c., s. 11.

[110] Gladstone'un Avam Kamarasında 13 Şubat 1843 tarihinde yaptığı konuşma. 14 Şubat 1843 tarihli Times gazetesi: "Bu ülkenin toplumsal durumunun, her türlü yadsınmanın ötesinde çok hüzün verici bir görünüşü de, şu anda, halkın tüketim gücünde bir azalma olduğu ve yoksulluk iIe sıkıntının yarattığı baskı arttığı halde, aynı zamanda, üst-sınıflarda sürekli bir servet birikimi görülmekte, yaşam tarzlarında lüks daha büyük bir yer tutmakta, zevk ve eğlence olanakları artmaktadır." (Hansard. 13 Şubat.)

[111] "From 1842 to 1852 the taxable income of the country increased by 6 per cent.. In the 8 years from 1853 to 1861, it had increased from the basis taken in 1853, 20 per cent! The fact is so astonishing as to be almost incredible ... this intoxicating augrnentation of wealth and power ... entirely confined to classes of property ... must be of indirect benefit to the labouring population, because it cheapens the commodities of general consumption — while the rich have been growing richer, the poor have been growing less poor! at any rate, whether the extremes of poverty are less, I do notpresume to say." (Gladstone'un Avam Kamarasında 16 Nisan 1863'te yaptığı konuşma. Morning Star, 17th April.)

[112] Mavi kitaptaki resmi rakamlara bakınız: Miscellaneous Statistics of the United Kingdom, Kısım VI, London 189, s. 260-273, passim. Yetimevlerine ait istatistikler yerine, Kraliyet ailesinin çocukları için öngörülen çeyize ait saray kayıtları da aynı işi görebilirdi. Geçim araçlarının ateş pahası olduğunu belirtmeyi de bu belgelerde hiç ihmal etmezler.

[113] Gladstone'un, Avam Kamarasında 7 Nisan 1864'te yaptığı konuşmanın Hansard'da çikan şekli şöyle: "Ve genellikle insan yaşamı birçok durumda, varolma savaşımından ibarettir." Gladstone'un 1863 ve 1864 bütçe konuşmalarındaki devamlı apaçık çelişkileri bir İngiliz yazarı, Bolieau'dan aldığı şu dizelerle nitelendirmiştir:
"Voila l'homme en effet. Il va du blanc au noir.
Il condamne au matin ses sentiments du soir.
Importun à tout autre, à soi même incommode,
Il change à tous moments d'esprit comme de mode."
"İşte insan gerçekte. Aktan karaya gider.
Akşam duygularını şafakta mahkum eder.
Başkasını bıktırır, kendisini bezdirir.
Moda gibi durmadan fikrini değiştirir."]
([H. Roy,] The Theory of Exchanges etc., London 1864, s. 135 ['te anılıyor].)

[114] H. Fawcett, l.c., s. 67, 82. Emekçilerin bakkallara gittikçe bağlanmalarına gelince, bu çalışmalarında sık sık ortaya çıkan dalgalanmalar ve kesilmelerin sonucudur.

[115] Gal, burada daima İngiltere'ye katılmıştır.

[116] Adam Smith zamanından beri kaydedilen ilerlemelere, onun "işevi" sözcüğünü hala arasıra "işyeri" ile eşanlamda kullanıyor olması özel bir ışık tutmaktadır; örneğin, yapıtında işbölümü konusundaki kısımın başlangıcı şöyledir: "Farklı işkollarında çalıştırılanlar sık sık aynı işevinde toplanabilirler."

[117] Public Health, Sixth Report, 1884, s. 13.

[118] l.c., s. 17

[119] l.c., s. 13

[120] l.c., Appendix, s. 232.

[121] l.c., s. 232, 233.

[122] l.c., s. 14, 15.

[123] "Kişi hakları başka hiç bir yerde mülkiyet haklarına, emekçi sınıfın barınma konusunda olduğu kadar açıkça ve utanmazca feda edilmemiştir. Her kente, insanların kurban edildiği bir yer; binlerce insanın hırs ve tamah tanrısına kurban edildiği kanlı bir tapınak gözüyle bakılabilir." S. Laing, l.c., s. 150.

[124] Public Health, Eighth Report, 1866, s. 14. not.

[125] l.c., s. 89. Sömürgelerdeki çocuklarla ilgili olarak Dr. Hunter şöyle diyor: "Yoksulların, birbiri üzerine yığılmış kalabalıklar halinde yaşadıkları bu çağdan önce, çocukların nasıl yetiştirildiklerini bize anlatabilecek insanlar artık sağ değiller; şu anda, 'tehlikeli sınıflar' olarak gelecekteki uygulamalarına hazırlık olmak üzere eğimlerini, gece yarısına kadar, her yaştan, yarı-açık, sarhoş, küfürbaz ve kavgacı insanlarla birarada oturarak tamamlayan çocukların, bu ülkede belki de daha önce bir eşine raslanmayan koşullar altında bugünkü yetişme tarzlarından, gelecekte kendilerinden neler beklenebileceğini bize söyleyebilecek kimse, herhalde cüratkar bir kahin saymak gerekirdi." (l.c., s. 56.)

[126] l.c., s. 62.

[127] Report of the Officer of Health of St. Martın's-in-the Fields, 1865.

[128] Public Health, Eighth Report, 1866, s. 91.

[129] l.c.. s. 88.

[130] l.c., s. 88.

[131] l.c., s. 89.

[132] l.c., s. 55 ve 56.

[133] l.c., s. 149.

[134] l.c.. s. 50.

[135] Şirketin Bradford'a ait listesi:

E v l e r
Vulcan Street, n° 122
1 oda
16
   kişi
Lumley Street, n°13
1 oda
11
   kişi
Bower Street n° 41
1 oda
11
   kişi
Porkland Street, n° 112
1 oda
10
   kişi
Hardy Street, n°17
1 oda
10
   kişi
North Street, n° 18
1 oda
16
   kişi
North Street, n° 17
1 oda
13
   kişi
Wymer Street, n° 19
1 oda
8
   yetişkin
Jowett Street, n° 56
1 oda
12
   kişi
George Street, n° 150
1 oda
3
   kişi
Rifle Court, Marygate n° 11
1 oda
11
   kişi
Marshall Street, n° 28
1 oda
10
   kişi
Marshall Street, n° 49
3 oda
3
   aile
George Street, n° 128
1 oda
18
   kişi
George Street, n° 130
1 oda
16
   kişi
Edward Street, n° 4
1 oda
17
   kişi
George Street, n° 49
1 oda
2
   aile
York Street, n° 34
1 oda
2
   aile
Salt Pie Street (bottom)
2 oda
26
   kişi

B o d r u m l a r
Regent Square
1 bodrum
8
   kişi
Acre Street
1 bodrum
7
   kişi
33 Roberts Court
1 bodrum
7
   kişi
Back Pratt Street, mangalcı dükkanı olarak kullanılar

1 bodrum

7

   kişi
27 Ebenezer Street
1 bodrum
6
   kişi
(18'in üstünde erkek yok)

l.c., s. 111.

[136] l.c., s. 114.

[137] l.c., s. 50.

[138] Public Health, Seventh Report, Lond. 1865, s. 18.

[139] l. c., s. 165.

[140] l.c., s. 18. not. — Chapel-en-le-Frith-Union, yardım memuru, genel yazmana şunları bildiriyordu: "Doveholes'da, büyük bir kireç ve kil tepesinin yamaçlarına küçük mağaralar açıldı; bu mağaracıklar, çevrede yapilmakta olan demiryollarında çalışan emekçiler ve diğerleri için barınak olarak kullanılıyor. Mağaralar küçük ve nemli, pislik ve bulaşık suları için kanal olmadığı gibi, helaları da yok: tepedeki baca deliğinden başka hava alacak yeri de bulunmamakta. Bu eksiklikler sonucu bir süredir çiçek hastalığı salgın hale gelmiş olup, bu, mağara sakinleri arasında ölümlere yolaçmaktadır." (l.c., not 2.)

[141] Dördüncü Kısmın sonunda verilen ayrıntılar, özellikle kömür madenlerindeki işçilere aittir. Diğer madenlerdeki daha kötü koşullar hakkında, 1864 tarihli Krallık Komisyonunun büyük bir dikkatle hazırlanmış raporuna bakınız.

[142] l.c.. s.,180, 182.

[143] l.c., s. 515, 517.

[144] l.c., s. 16.

[145] "Londra'da fakir fukaranın toptan açlıktan kırılması. ... Son birkaç gün içinde Londra'nın duvarlarına, üzerterinde aşağıdaki dikkati çekici bildiriler yazılı büyük kağıtlar yapıştırıldı: 'Semiz öküzler! Açlıktan kırılan insanlar! Açlıktan kırılan insanlar sefil inlerinde, ölüme ve çürümeye terkedilirken sırça köşklerinden inen semiz öküzler, zenginleri doyurmak için lüks kaşhanelerin yolunu tuttular.' Bu uğursuz süzleri taşıyan ilanlar, belli aralıklarla yapıştırılıyordu. Bunların üzerleri boyanır ya da kazınır kazınmaz, aynı yere ya da aynı derecede göze çarpan bir başka yere yenileri konuyordu ... bu ... Fransız halkını 1789 olaylarına hazırlayan gizli devrimci örgütlerden birini ammsatıyor. ... İngiliz işçilerinin, karıları ve çocukları ile soğuk ve açlıktan can verdikleri şu anda, milyonlarca İngiliz altını —İngiliz emeğinin ürünleri— Rusya'da, İspanya'da, İtalya'da ve diğer dış girişimlere yatırılmış bulunuyor." — Reynolds' Newspaper, January 20th, 1867.

[145a] Ducpétiaux, l.c., s. 151, 154, 155, 156.

[146] James E. Thorold Rogers, Prof. of Polit. Econ., in the University of Oxford, A History of Agriculture and Prices in England, Oxford 1866, v. I, s. 690. Sabırlı ve gayretli bir çalışmanın ürünü olan bu yapıt, şimdiye kadar yayınlanan iki cildinde, yalnız 1259 ile 1400 yılları arasındaki dönemi kapsıyor. İkinci cilt yalnızca istatistikleri içeriyor. Bu yapıt, o zamana ait elimizde bulunan tek otantik "History of Prices" ["Fiyat Tarihi"]'dir.

[147] Reasons for the Late Increase of the Poor-Rates: or, a comparative view of the prices of labour and provisions, Lond. 1777, s. 5, 11.

[148] Dr. Richard Price, Observations on Reversionary Payments, 6. ed., By W. Morgan, Lond. 1803, v. II, s. 158, 159. Price, 159. sayfada şuna işaret ediyor: "Bugün, emek-gücünün nominal fiyatı, 1514 yılına göre aşağı yukarı dört ya da en çok beş katı fazladır. Oysa, buğdayın fiyatı yedi katı, etin ve giyim eşyasının fiyatları onbeş katı kadar yükselmiştir. Bu nedenle, emeğin fiyatı, geçim giderlerindeki artışla orantılı olarak yükselmiş olsa bile, bu giderlerdeki artış ile aradaki orantı yarı yarıya bile değildir."

[149] Barton, l.c., s. 26. 18. 18. yüzyılın sonu için bkz: Eden, l.c.

[150] Parry, l.c., s. 86.

[151] id., s. 213.

[152] S. Laing, l.c.. s. 62.

[153] England and America, Lond. 1833, c. I, s. 47.

[154] Bu amaçla toprak aristokrasisi, kendisine, hazineden, kuşkusuz Parlamento aracılığı ile çok düşük faizle avans verdi, oysa çiftçiler bunu çok daha yüksek faizie ödemek durumundaydılar.

[155] London Economist, March 29th, 184ş, s. 290.

[156] Orta-sınıf çiftçi nüfusundaki azalış, özellimle şu sayım kategorisinde görülebilir: "Çiftçinin oğulları, erkek torunları, kardeşleri, yeğenleri, kızları, kız torunları, kız kardeşleri"; yani çiftçinin çalıştırıldığı kendi ailesinin üyeleri. Bu kategori, 1851 yılında 216.851 kişi iken, 1861'de 176.151 kişiye inmiştir. 1851 ile 1871 yılları arasında, 20 acre'dan küçük çiftliklerin sayısı 900'den daha fazla bir azalma göstermiştir; 50 ila 75 acre arasındaki çiftlikler 8.253'ten 6.370'e inmiştir; 100 acre'dan küçük bütün çiftlikler için de durum aynıdır. Buna karşılık, aynı yirmi yıl boyunca, büyük çiftliklerin sayısırda bir artış olmuştur; 300-500 acre arasında olanlar 7.771'den 8.410'a yükselmiş, 500 acre'dan büyük olanlar 2.755'den 3.914'e yükselmiş, 1.000 acre'dan büyük olanlar 492'den 582'ye çıkmıştır.

[157] Çoban sayısı 12.517'den 25.559'a yükselmiştir.

[158] Census, etc., l.c., s. 36.

[159] Rogers, l.c., s. 693. Mr. Rogers liberal okuldandır. Cobden ve Bright'ın kişisel dostudur; bu nedenle, laudator temporis acti [geçmiş zaman aşığı -ç.] olamaz.

[160] Public Health Seventh Report, 1865, s. 242. Bu nedenle, toprakbeyinin, tarım emekçisinin kazancının arttığını duyar duymaz kirayı yükseltmesinde ya da, "karısı bir iş bulduğu için", çiftçinin, emekçinin ücretinde bir indirme yapmasında olağan-dışı bir şey yoktur. l.c.

[161] l.c., s. 135.

[162] l.c., a. 134.

[163] Report of the Commissioners ... relating to Transportation and Penal Sercitude, Lond. 189, s. 42, 50.

[164] l.c., s. 77. Memorandum by the Lord Chief Justice.

[165] l.c.. s. 11, Minutes of Evidence.

[166] l.c., s. 1, Ek. s. 280.

[167] l.c., s. 274, 275.

[168] Public Health, Sixth Report, 1864, s. 238, 249, 261, 262.

[169] l.c.. s. 262.

[170] l.c., s. 17. İngiliz tarım emekçisi, İrlandalı tarım emekçisine göre ancak dörtte bir oranında süt ve onun yarısı kadar ekmek elde eder. Arthur Young, bu yüzyılın başında "İrlanda Gezisi"nde buradaki emekçilerin daha iyi besin aldıklarını görmüştü. Bunun çok basit nedeni yoksul İrlandalı emekçinin, zengin İngiliz çiftçisinden kiyaslanamayacak derecede daha insancıl olmasıdır. Galler ülkesine gelince, metinde söylenenler yalnız güney-batı için geçerlidir. Buradaki bütün hekimler, verem, sıraca vb. gibi hastalıklar nedeniyle ölüm oranındaki artışın, halkın fizik koşullarındaki bozulmayla birlikte yükseldiği ve bu bozulmanın da yoksulluktan ileri geldiği kanısındadırlar. "Onun" (tarım emekçisinin) "bakım gideri günde 5 peni dolayında hesaplanmakla birlikte, birçok bölgelerde bunun çiftçiye çok daha aza malolduğu söylenmektedir." (Zaten çiftçinin kendisi de yoksuldur.) "... Bir parça tuzlanmış et ya da salam ... hazmı güç bir işe değmeyecek kadar tahta gibi kupkuru tuzlu bir şey ... bir kazan bulamaca tat versin diye kullanılır ve emekçi günlerce sabah-akşam aynı şeyi yer." Sanayideki ilerlemeler, onun için bu soğuk ve rutubetli iklimde, "sağlam ev dokuması giyeceklerini bırakarak ucuz ve sözde pamuklu denilen şeyleri giyme" ve kuvvetli içkiler yerine bulaşık suyu gibi çayı içme zorunluluklarını getirmiştir. "Tarım emekçisi, saatlerce, rüzgar ve yağmur altında çalıştıktan sonra ktilübesine girer ve içersinde turba ya da kil ile topaklanmış küçük kömür parçalarının yandığı ve çevreye bol miktarda karbonik ve sülfüroz asidi yayan ocağın karşısına oturur. Duvarlar taş ve çamurdan örülmüştür, taban ise daha kulübe yapılmadan önceki çıplak topraktan ibarettir, çatı, samanla karıştırılmış toprak ve çamurdur. Bütün çatlak ve yarıklar, sıcaklık kaybını önlemek için tıkanmıştır, cehennemi andıran bir atmosfer içersinde, yer, çamurla kaplı, biricik elbisesi sırtında kuruyan işçi, çoğu kez bulamacını burada içtiği gibi, karısı ve çocuklarıyla da burada yatar. Gecenin bir kısmını bu gibi kulübelerde geçirmek zorunda kalan ebeler, ayaklarının yerdeki çamura nasıl battığını, özel bir hava deliği açmak için duvarı kolayca nasıl oyduklarını anlatmışlardır. Toplumun çeşitli kademelerinden pek çok tanık, bu ve benzeri sayısız sağlığa zararlı etkilerin, zaten yeteri kadar beslenmeyen köylüleri, hastalıklı ve sıracalı bir topluluk haline getirdiğini söylüyorlar. ... Carmarthenshire ve Cardiganshire sağlık memurlarının ifadeleri aynı durumu çarpıcı bir biçimde ortaya koymaktadır. Ayrıca, daha büyük bir felaket var: çok daha korkunç bir salgın halindeki çok sayıda budalalar." Şimdi de, iklim durumu üzerine birkaç söz. "Yılın sekiz-dokuz ayında bütün ülkede esen kuvvetli bir güney-batı rüzgarı beraberinde sağanak halinde yağmur getirmekte ve bu yağışı tepelerin batı yamaçları almaktadır. Pek az ağaca, o da kuytu yerlerde raslanır; açık yerlerde olanlar, ağaçlıktan çıkmış biçimler alırlar. Kulübeler, çoğu kez bir dağın eteğine gizlenmiştir, ya da bir sel yatağına yapılmıştır; otlaklarda ancak cılız koyunlarla yerli sığırlar yaşayabilmektedir. ... Gençler doğuya, Glamorgan ve Monmuth maden bölgelerine göç ederler. Carmarthenshire, madencilerin yetişme yeri ve sakatlar yurdudur. Nüfus bu yüzden sayısını ancak koruyabilir durumdadır." İşte Cardiganshire nüfusu:


1851

1861
Erkek
45.155
44.446
Kadın
52.459
52.955
      [Toplam]
97.614

97.401

Dr. Hunter, Public Health, Seventh Report, 1865, s. 498-502, passim.

[171] 1865'te bu yasa bir dereceye kadar düzeltildi. Bu yamaların hiç bir işe yaramadığını denemeler çok geçmeden gösterecektir.

[172] Bunu izleyen satırları anlayabilmemiz için "Close Villages" ("Kapalı Köyler")'in sahiplerinin, bir ya da iki büyük toprakbeyi olduğunu anımsamamız gerekir. "Open Villages" ("Açık Köyler") ise, toprakları daha küçük toprakbeylerine ait olanlardır. Spekülatörler işte bu ikinci tip üzerinde kulübeler ve kiralık yerler yaparlar.

[173] Bu tür bir göstermelik köyün görünüşü çok hoştur, ama Katerina II'nin Kırım yolculuğu sırasında gördüğü köyler gibi gerçekle ilgisi yoktur. Son zamanlarda çobanlar da bu köylerde görünmez oldular, sözgelişi, Market Harboro, 500 acre büyüklüğünde bir koyun çiftliğidir, ama ancak tek bir kişi çalıştırmaktadır. Bu güzel ovalarda, Leicester ve Northampton'ın güzel otlaklarında uzun yürüyüşleri kısaltmak için, çobana, çiftlikte bir oda ayrılıyordu. Şimdi ise, kendisine barınma bedeli olarak haftada onüç şilin veriliyor ve o da böyle bir barınağı ancak uzak bir açık köyde bulabiliyor.

[174] "Emekçilerin evleri" (daima aşırı kalabalık açık köylerde bulunan) "arka yüzleri, malsahibinin kendisine ait olduğunu söylediği toprağın daima son sınırına gelecek şekilde sırayla yapıldıkları için, ancak ön cepheden ışık ve hava alabilirdi." (Dr. Hunter'ın raporu, l.c., s. 135.) Çoğu kez köyün bira satıcısı ya da bakkalı aym zamanda evini kiraya verir. Bu durumda tarım emekçisi onun kişiliğinde çiftçinin yanısıra bir başka patron ile de karşı karşıyadır. Emekçi, bu adamın hem müşterisi ve hem de kiracısıdır. "On şilinlik haftalığından yıllık 4 sterlin kira düşüldükten sonra, elinde kalanla satıcının istediği fiyatla modicum [bir tutam -ç.] çayını, şekerini, ununu, sabununu, mumunu ve birasını ondan satınalmak zorundadır." (l.c., s. 132 ) Bu açık köyler, aslında, İngiliz tarım proletaryasının "açık cezaevleri"dir. Bu kulübelerden çoğu, çevredeki bütün serserilerin gelip geçtikleri kiralık yerlerden başka bir şey değildir. En kötü koşullar altında bile çoğu kez dürüstlüğünü ve saflığını şaşılacak şekilde korumuş bulunan kır emekçisi ve ailesi, buralarda berbat olup giderler. Bina spekülatörleri, küçük toprak sahipleri ve açık köyler karşısında, aristokrat tefeci takımı arasında ikiyüzlüce omuz silkip geçmek kuşkusuz moda haline gelmiştir. Bunlar, kendi "kapalı köyler"inin ve "göstermelik köyler"inin bu açık köylerin doğum yerleri olduklarını ve onlar olmaksızın varolamayacaklarını pekala bilirler. "Emekçiler ... küçük mülk sahipleri olmasaydı, çoğu kez çalıştıkları çiftliklerin ağaçları altında uymak zorunda kalırlardı." (l.c.. s. 135.) "Açık" ve "kapalı" köyler sistemi, bütün Midland [Orta İngiltere kontlukları -ç.] ile baştanbaşa İngiltere'nin doğu kesiminde görülür.

[175] "Malsahibi ... haftada 10 şiline çalıştırdığı bir adamın sırtından ayrıca bir kar sağlar; bu zavallı ırgattan, aslında 20 sterlin bile etmeyen evinin kirası için yılda 4-5 sterlin kira sızdırır ve bu işi 'ya evimde oturursun ya da başka bir yere çıkarsın, ama benden bonservis falan isteme', diyerek tehditle sürdürür. ... Bir insan, durumunu iyileştirmek istese de, demiryolu yapımında ya da taşocağında çalışmaya kalkışsa, aynı zorluk ve tehdit hazırdır: 'Ya bu düşük ücretle benim için çalışırsın ya da haftaya buradan defolur gidersin; domuzunu al, bahçeye ektiğin patatesleri de sök götür. Malsahibi (yani çiftçi) eğer işine gelirse, bu gibi durumlarda işten ayrılanları cezalandırmak için ev kirasını da yükseltir." (Dr. Hunter, l.c., s. 132.)

[176] "Genç evli çiftler, yetişkin erkek ve kız kardeşler için iyi örnek oluşturmazlar: olayları görüp saptamak mümkün olmamakla birlikte, kardeş1er arası cinsel ilişkiden dolay, bu işe katılan kadınların büyük ıstıraplarla ve bazan ölümle yüzyüze geldiklerini söylemek için yeter bilgiler vardır." (Dr. Hunter, l.c., s. 137.) Uzun yıllar Londra'nın en berbat mahallelerinde görev yapmış olan bir taşra polis memuru, köyündeki kızlar için şunları söylüyor: "Bunlardaki açık-saçıklığı ve utanmazlığı, Londra'nın en berbat yerlerindeki görevim sırasında bile görmedim. ... Çoğu kez, büyük oğlanlarla kızlar, analarla babalar aynı odada yatıp kalkıyorlar ve domuzlar gibi yaşıyorlar." (Child. Empl. Com. Sixth Report, 1867, s. 77 sq., n° 155.)

[177] Public Health, Seventh Report, 1865, s. 9, 14 passim.

[178] "Tarım emekçisinin tanrı vergisi çalışması onun durumuna bir haysiyet kazandırır. O, bir köle değil, bir barış eridir ve toprakbeyinin, ona, evli erkeklere sulanacak türden bir ev vermesi gerekir, çünkü ondan, ülkenin askerden istediği gibi zorunlu bir emek-gücü istemektedir. Yaptığı iş için, askerin aldığından daha fazla bir ücret almamaktadır. Tıpkı asker gibi o da daha çok genç, bilisiz ve kendi işinden ve oturduğu yerden başka bir şey bilmediği bir zamanda işe alınır. Erken evlilik ve çevrenin çeşitli yasaları onun üzerinde, kura ve askeri ceza yasalarının işlemesi gibi etkili olur." (Dr. Hunter, l.c., s. 132.) Arasıra çok yumuşak kalpli bir toprakbeyinin kendi eseri olan yalnızlık ve ıssızlıktan yakındığı da görülür. Lord Leicester, Hookham şatosunun tamamlanması üzerine kendisini kutlamaya gelenlere şöyle diyor: "İnsanın kendi ülkesinde yaapayalnız olması hüzünlü bir şey. Çevreme bakıyorum benimkinden başka ev yok. Ben, Devler Şatosunun deviyim ve bütün komşularımı yuttum."

[179] Son on yıldır Fransa'da buna benzer bir hareket görülüyor: kapitalist üretim, tarımı ele geçirdiği ölçüde "artı" tarımsal nüfusu kentlere sürüyor. Burada da, gene, barınma ve diğer koşullarda, artı-nüfusun kaynağındaki bozulma ve yozIaşmaları görüyoruz. Bu, toprağın parsellenmesi sisteminin yarattığı "Prolétariat foncier" ["toprak proletaryası" ç.] konusunda, diğerlerl arasında, Colins'in daha önceki sözü edilen yapıtına ve Karl Marx'ın, Der Achtzehnte Brumaire des Louis Bonaparte, 2. Aufl., Hamburg, 1869, s. 56, sqq., [Louis Bonaparte'ın 18 Brumaire'i, Sol Yayınları, Ankara 1977, s. 135 vd.] adlı yapıtına bakınız. 1846 yılında Fransa'da kent nüfusu yüzde 24,42, tarımsal nüfus yüzde 75.58; 1861'de ilki yüzde 28,86, ikincisi yüzde 71.14 idi. Son beş yil içersinde, tarımsal nüfus yüzdesindeki azalma daha da belirlidir. Daha 1846 yılında Pierre Dupont, "İşçiler" şarkısında, şöyle diyordu:
Mal vétus, logés dans des trous,
Sous les combles, dans les décombres,
Nous vivons avec les hiboux
Et les larrons, amis des ombres,
[Üstbaş lime lime, izbe deliklerde,
Çatı katlarında, yıkıntılar içinde,
Yaşarız, karanlıkların dostu
Baykuşlar ve uğrularla birlikte.]

[180] Sixth and last Report of the Children's Employment Commission, 1867 Martının sonunda yayınlanmıştır ve yalnız, tarımdaki ekip sistemini ele almaktadır.

[181] Child. Emp. Comm., Vl. Report, Evidence, n° 173, s. 37.

[182] Bazı ekipbaşları, bununla birlikte 500 acre'lik çiftliklerin ya da sıra sıra evlerin sahibi durumuna yükselmeyi başardılar.

[183] "Ludfordlu kızların yarısı bu ekipler ile düşüp kalkarak mahvoldular." l.c., s 6. § 32.

[184] "Ekipler son yıllarda büyük ölçüde arttılar. Bazı yerlerde bunların oldulça yakın zamanlarda kullanılmaya başlandığı söyleniyor: ekiplerin uzun zamandır ... çalıştığı yerlerde ... daha fazla ve daha genç çocuklar çalıştırılıyor." (l.c., s. 79, § 174.)

[185] "Küçük çiftçiler hiç ekip kullanmıyorlar." "Yoksul topraklar üzerinde değil, 40 ile 50 şilin kira getiren topraklar üzerinde çok sayıda kadın ve çocuk çalıştırılmaktadır." (l.c., s. 17, 14.)

[186] Aldığı rantın tadı damağında olan bu beylerden bir tanesi, Araştırma Komisyonuna, bütün bu gürültünün, sistemin adından ileri geldiğini öfkeyle söylemiştir. Eğer bunlara "ekip" yerine, "Kır Gençliğinin Bağımsız Sanayi Birliği" denseydi hiç kimsenin sesi çıkmazdı.

[187] "Ekip işi, diğer işten daha ucuzdur" diyor bir eski ekipbaşı, "çalıştırılmalarının nedeni de budur." (l.c., s. 17, § 14.) Bir çiftçi de şöyle diyor: "Ekip sistemi, çiftçi için mutlaka en ucuzu, çocuklar için mutlaka en kötüsüdür." (l.c., s. 16, § 3.)

[188] "Ekiplerde, şimdi çocukların yaptıkları işin çoğunu, eskiden, kuşkusuz, erkekler ile kadınlar yapardı. Şimdi, eskiden kadınlar ile çocukların çalıştığından fazla erkek işçi işsiz durumda." (l.c., s. 43, n° 202.) Buna karşılık, şunlar da söyleniyor: "Emek sorunu bazı tarımsal bölgelerde, özellikle verimli yerlerde, göç ve büyük kentlere ulaşımı kolaylaştıran demiryolları nedeniyle o kadar ciddi bir şekil almıştır ki, ben" (yanı, büyük bir toprakbeyinin kahyası) "çocukların hizmetini, vazgeçilmez bir şey sayıyorum." (l.c., s. 80, n° 180.) Çünkü, İngiliz tarım bölgelerindeki "emek sorunu", uygar dünyanın geri kalan kısmından farklı olarak, büyük toprakbeyleriyle çiftçilerin sorunu demektir; yani tarımsal nüfusun sürekli artış gösteren dış gücüne karşın, ülkede yeterli nispi artı-nüfusun nasıl devam ettirileceği ve böylece tarım emekçilerinin ücretlerinin nasıl en düşük düzeyde tutulabileceği sorunudur.

[189] Çocuk ölümleri konusunu ele alan ve bu arada da ekip sistemine değinilen Halk Sağlığı Raporundan basının ve dolayısıyla İngiliz kamuoyunun haberi olmamıştır. Buna karşılık, komisyonunun son raporu, basına, daima işine gelen, sansasyonel bir haber sağlamıştır. Liberal basın, Güney Adaları sakınlerinin ahlaklarını düzeltmek için güney kutbuna özel misyonerler gönderen kibar beylerle hanımların ve Lincolnshire'i dolduran dolgun maaşlı devlet kilisesi rahiplerinin kendi malikanelerinde ve kendi gözleri önünde böyle bir sistemin uygulanmasına nasıl izin verdiklerini sorarken, daha kibar ve ince basın, kendi öz evlatlarını böylesine bir köleliğe satabilen kırsal nüfusun bu kaba yozlaşması üzerinde derin düşüncelere dalmakla yetinmişti! Oysa bu "hassas" kişilerin tarım emekçilerini mahküm ettikleri lanetli koşullar altında, bunların kendi çocuklarını yemelerine bile şaşmamak gerekirdi. Asıl şaşılacak şey, çoğunun hala sahip bulunduğu karakter sağlamlığıdır. Resmi raporlar, ekip sisteminin uygulandığı bölgelerde bile ana-babaların bu sistemi lanetlediklerini ortaya koyuyor: "Ana-babaların, çoğu durumda, karşılaştıkları baskılara ve kişisel eğilimlerine karşı koymalarında kendilerine yardımcı olabilecek yasal yükümlülükleri sevinçle karşılayacaklarını gösteren pek çok kanıt vardır. Bazan kilise yardım kurulu üyeleri, bazan patronlar tarafından, okul çağındayken çocukların çalıştırmaları, aksi halde kendilerine de yol verileceği tehdidi ile karşı karşıya kalırlar. ... Her türlü zaman ve güç kaybı, işçilere ve çocuklarına yüklenen ve bedeli ödenmeyen yorgunlukların verdiği acı ve ıstıraplar, kalabalık kulübeleriii ya da çalışma ekiplerinin bozucu etkilerinin, çocukların ahlakı üzerindeki tahribatı her an izleyen ana-babaların duyguları ... İşte bütün bu durumların, zavallı işçilerin kafalarında anlaşılması kolay ve ayrıntılarına girilmesi gereksiz duygular yaratır. Kendilerine verilen bu kadar büyük bedensel ve ruhsal acıların nedenlerinden kendilerinin sorumlu bulunmadıklarını herhalde bilmektedirler: ve eğer güçleri yetse, bu durumlara mutlaka boyun eğmeyeceklerdir, ama bunlarla savaşım verecek güce de sahip değillerdir." (l.c., s. xx, § 82, ve xxiii, n° 96.)

[190] İrlanda nüfusu: 1801, 5.319.867 kişi; 1811. 6.084.996; 1821, 6.869.544; 1831, 7.828.347; 1841, 8.222.664.

[191] Daha geriye gidersek daha kötü sonuçlarla karşılaşırız: koyun 1865'te 3.688.742 idi, ama 1856'da 3.694.294'tü, domuz 1865'te 1.299.893 idi, ama 1858'de 1.409.883'tü.

[192] Tablodaki veriler şu malzemelerden toplandı: 1860 yılı ve sonrası için, Agricultural Statistics, Ireland, Tables showing the estimated average Produce etc., Dublin 1866. Bu istatistikler resmidir ve her yıl parlamentoya sunulur. [2. Baskıya not. — 1872 yılı ile 1871 yılına ait resmi istatistiklerin karşılaştırılması, ekilen topraklarda 134.915 acre'lik bir eksilme olduğunu göstermektedir. Şalgam, havuç gibi yeşil bitkilerde bir artış; ekilen topraklarda buğday için 16.000; yulaf için 14.000; arpa ve çavdar için 4.000; patates için 66.632; kenevir için 34.667; çayır, yonca, burçak, kolza için 30.000 acre'lik bir azalma görülmektedir. Buğday ekilen topraklarda son 5 yıldaki azalma şöyle olmuştur: 1868. 285.000; 1869, 280.000; 1870, 259.000; 1871, 244.000; 1872, 228.000 acre. 1872 yılı için yuvarlak rakam olarak at sayısındı 2.600, boynuzlu hayvan sayısında 80.000, koyun sayısında 68.603 bir arış, domuz sayısında 236.000'lik bir azalma olmuştur.]

[193] Tent Report of the Commissioners of Inland Revenue, Lond. 1866.

[194] D başlığı altındaki toplam yıllık gelir, yasaların sağladığı bazı indirimler nedeniyle bu tabloda, bundan sonraki tablodan farklı görülmektedir.

[195] Eğer acre başına verim de azalıyorsa, şurasını da unutmamak gerekir ki, yüzelli yıldır İngiltere, dolaylı olarak İrlanda toprağını da ihraç etmekte ve bunu, gücünü yitiren toprağın yararlı öğelerinin yerini alacak maddeleri çiftçilere sağlamadan yapmaktadır.

[196] İrlanda, "nüfus ilkesi" için vaadedilen toprak olarak görüldügü için, Th. Sadler, nlüfus konusundaki yapıtını yayınlamadan önce, ünlü, Ireland, its Evils and their Remedies, 2. ed., London 1829, adlı kitabı yayınlanmıştır. Bu kitapta, tek tek eyaletlerin istatistiklerini, her eyaletin tek tek kontluklarının istatistikleri ile karşılaştırarak, buradaki sefaletin, Malthus'un dediği gibi, nüfus sayısı ile doğru değil, ters orantılı olduğunu tanıtlıyor.

[197] 1851 ile 1874 yılları arasında, toplam göçmen sayısı, 2.325.922'ye ulaştı.

[198] Murphy'nin Ireland Industrial, Political and Social, 1870, adlı kitabındaki bir tabloya göre, çiftliklerin yüzde 94.6'sı 100 acre'a ulaşmakta, yüzde 5,4'ü 100 acre'i geçmektedir.

[199] Report from the Poor Law Inspectors on the Wages of Agriultural Labourers in Ireland, Dublin 1870. Ayrıca bkz: Agricultural Labourers (Ireland) Return etc., 8 March, 1861, London 1862.

[200] l.c., s. 29, I.

[201] l.c., s. 12.

[202] l.c., s. 12.

[203] l.c., s. 25.

[204] l.c., s. 27.

[205] l.c., s. 26.

[206] l.c., s. 1.

[207] l.c., s. 31, 32.

[208] l.c., s. 25.

[209] l.c., s. 30.

[210] l.c., s. 21, 13.

[211] Rept. of Insp. Of Fact., 31st Oct., 1866, s. 96.

[212] Toplam alan, turbalık ve kıraç topraklan da içine almaktadır.

[213] Kıtlığın ve beraberinde getirdiği sonuç ve durumların, tarımsal devrimi zorla yürütmek ve İrlanda nüfusunu, toprakbeylerinin gereksinmelerine yetecek kadar seyreltmek için, hem toprakbeyleri ve hem de İngiliz yasakoyuculan tarafından, bile bile nasıl istismar edildiğini, bu yapıtın Üçüncü Cildinde, toprak mülkiyetinin ele alındığı kesimde daha ayrıntılı göstereceğim. Orada ayrıca, küçük çiftçiler ile tarım emekçilerinin durumuna tekrar döneceğim. Şimdilik tek bir alıntı yapacağım. Nassau W. Senior, ölümünden sonra yayınlanan Journals, Conversations and Essays, relating to Ireland, 2 cilt, London 1868; vol. II, s. 282, adlı yapıtında, diğer şeyler yanında şunları söylüyor: "Dr. G., elimizde Yoksullar Yasası var ve bu yasa, toprakbeylerine zafer kazandırmak için büyük bir silahtır dedi. Bir başka ve daha büyük bir silah da göçtür. ... İrlanda'ya dost olan hiç kimse savaşın" (büyük toprakbeyleri ile küçük KeIt çiftçileri arasındaki savaşın) "uzayıp gitmesini arzu edemeyeceği gibi, bu savaşın, kiracıların zaferiyle bitmesini de hiç dilemez. Bu savaş ne kadar çabuk biterse ve İrlanda nispeten seyrek nüfusuyla —ki, bu seyrek nüfus otlak haline gelen bir ülke için gerekli bir koşuldur— otlak bir ülke haline ne kadar çabuk gelirse, bu, bütün sınıflar için o kadar iyi olur." 1815 tarihli İngiliz Tahıl Yasası, Büyük Britanya'ya serbestçe tahıl ithal etme tekelini İrlanda'ya sağlamış oldu. Bu yasalar, bu nedenle, yapay olarak buğday tarımını isteklendiriyordu. Tahıl Yasasının 1846 tarihinde yürürlükten kaldırılması ile, bu tekel, birdenbire ortadan kalkmış oldu. Diğer koşulların yanısıra, bu olay, tek başına, İrlanda'daki ekilebilir toprakların otlak haline getirilmesine, çiftliklerin yoğunlaşmasına, küçük çiftçilerin yerlerinden edilmesine yolaçtı. 1815 ile 1846 yılları arasında İrlanda toprağının verimliliği üzerine övgüler düzen, doğa tarafından, buranın, buğday yetiştirilmesi için yaratıldığını yüksek sesle ilan eden İngiliz tarımcıları, iktisatçıları ve politikacıları, şimdi birdenbire, bu toprağın, hayvan yemi üretmekten başka bir işe yaramadığını keşfettiler. M. Léonce de Lavergne, Manş'ın karşı yakasında aynı sözleri hemen yineledi. Ancak Lavergne gibi "ciddi" adamlar böyle çocukça heveslere kapılabilirlerdi.





[8*] Talih tanrıçası. -ç.

[9*] 1 grain = 0.055 gram. -ç.

[10*] Bu kadar felaketten sonra. -ç.

[11*] İkinci anayol. -ç.

[12*] Malı yok, derdi yok. -ç.

[13*] Çiçeksel döllenme. (Charles Fourier, Le nouveau monde industriell et sociétaire, Paris 1829, Kesim 5, 36. bölüme ek ve bölüm 6.) -ç.

[14*] "Ne insanlık, böyle büyük bir efendide ne insanlık!" (Goeth, Faust.) -ç.

[15*] Fenian, İrlanda'yı İngiliz buyruğundan kurtarmak amacıyla 1861'de kurulan ve Amerika'ya kadar yayılmış bulunan İrlanda devrimci birliği. -ç.

[16*] Romalıları bunaltıyor kara bir yazgı ve kardeş öldürme suçu. (Horace, Epodes, VIII.) -ç.